Page 112 - Münip E-Book
P. 112
me’nin veya İbn Haldun’un terminolojisindeki temel kav- “Hayatı boyunca bir fizikçinin fiziki reliteyi yoklaması gibi
ramlardan biridir. Kelime manası olarak ‘Ümran’; imar, İbn Haldun da sosyal realiteyi yoklama fırsatı bulur. Göz-
nüfus, medenileşme gibi anlamlara gelmekte olup, İbn-i lemleri onu yeni bir ilimle karşı karşıya getirir. Bu yeni ilme
Haldun’un kullandığı terim manasıyla, bütün yönleriyle ilm-i ümran adını verir.” 3
sosyal hayatı, yani toplumu ve toplum hayatını ifade eder.
İlmu’l-Ümran ise, her yönüyle toplumu ve toplum hayatını “İbn Haldun’un asıl başarısı, tarihte olayları sebep-sonuç iliş-
inceleyen toplum bilimi yani sosyolojidir”. 1 kisi içerisinde ele almak gerektiğine dayalı metodolojiye yap-
tığı vurguda değil o güne kadar farkedilmeyen tarihi-toplum-
Ümran fikrinin temelinde insanların birbirleriyle yar- sal varlık alanını keşfetmesindedir. Bundan dolayı ümran il-
dımlaşma ve dayanışması vardır. Böylece güvenli ortam mini tarihin olduğu kadar felsefenin de bir bölümü olarak gö-
sağlanarak yaşamın devam ettirilmesi amaçlanmaktadır. rür. İbn Haldun ümran ilmini şekillendirirken iki ayrı varlık
Başta beslenme ve güvenlik olmak üzere toplumun ih- alanını birbirinden ayırır. Bunlardan birincisi olan “unsurlar
tiyaçları bu dayanışmalar ile karşılanabilir. Ümrandaki alemi” geleneksel anlamda metafizik ve buna bağlı olarak da
yardımlaşma ve dayanışma ile vahşi yaşamla baş edilir, tabîiyyatın, ikinci varlık alanı olan “havadis alemi” ise üm-
yırtıcı ve yok edici hayvanlarla ve doğa şartlarıyla başa- ran ilminin konusunu teşkil eder. Havadis alemi oluş-yok oluş
rılı bir şekilde mücadele edilmiş olur. Yardımlaşma ve alemidir. Doğrudan insana bağlı ve bağımlıdır. Ancak insan-
dayanışma gerçekleştirildiğinde hem beslenme ihtiyaç- la var olabilir, aynı şekilde insan da yalnız onunla vardır. Bu
larını, hem de kendilerini savunacakları silah ihtiyaçları iki varlık alanı arasındaki en esaslı fark, insanın fiziki varlığı
giderilir. Böylelikle toplumun tüm kesimlerinin hayatla- ve ferdiyeti itibariyle birinci varlık alanına ait olması, ikinci
rını devam ettirilmesi ve gelecek kuşakların korunması varlık alanının ise insanın varoluşu gereği toplumun zorunlu
konularında Yüce Allah’ın yardımı ve inayeti gelmiş olur. bir neticesi olarak ortaya çıkması, yani insana ait olmasıdır.
Havadis alemi toplumla birlikte ortaya çıktığı için toplumsal,
“İbn Haldun Medeniyet’i ‘ümran’ olarak nitelendirmiştir. zaman içerisinde olup yok olduğu için de tarihidir, dolayısıy-
Toplum organizasyonlar bütününden oluşmaktadır. Devlet la tarihi toplumsal bir varlık alanıdır.” 4
(mülk) olmazsa anarşi ve yağmacılık ortaya çıkar. Devlet
‘tegallüp’ ile ortaya çıkar ve kabileden farkını ortaya koyar. Ümran ilmiyle İbn Haldun toplumun var oluşunu yani
Halk ihtiyaçları gereği bir organizasyona tabi olur. Bu du- onun varlık alanını incelemiş, çeşitli yönleriyle tari-
rum devleti oluşturur. Siyasi güç ve ekonomik güç devleti hi-toplumsal varlık alanını konu edinerek tarih ve sos-
oluşturur ve yönetir.” 2 yoloji literatürüne bilimsel olarak damgasını vurmuştur.
Toplumların yaşam alanlarını ulaşabildiği bütün coğraf-
Aslında ümran ilmi. İbn Haldun ilk defa kendisi temel- yaları kendisi bir laboratuar olarak görmüş, inceleme-
lendirmiştir. Bununla beraber düşünce sisteminin te- lerini ve araştırmalarını toplumun her safhasını bizzat
melini böylelikle oluşturmuştur. Ümran ilmi, sosyal ya- yaşayarak müşahade etme imkanı bulmuştur. Böylelikle
şamdaki insan doğasını bozan durumları ve bu sorunlu elde ettiği sonuçları bilimsel temellere oturtmuştur.
alanların sonuçlarından ortaya çıkan Ümran tarihini ve
sosyoloji tarihinin hikmetini ve geçmişten gelen yarını- “İbn Haldun, insan fiillerinin içinde gerçekleştiği ve aynı za-
na giden yolculuğunu konu edinmektedir. Burada amaç manda insan fiillerinin bir neticesi olduğu için tek tek zat-
Ümran ilmi ile insanları duyuş ve düşüncede birbirinin lardan oluşan unsurlar alemine karşılık havadis aleminin
aynı olmaması gerekliliği üzerinde durulmuş olduğu- insan fiillerinden oluştuğunu söyler. İnsanların birlikte ya-
nun farkındalığını ortaya çıkarmaktır. Böylelikle insan- şamasıyla fiziki dünyada mevcut olmayan asabiyet, mülk,
ların geçmişini bilmesi ve kendi toplumunun geleceğini devlet gibi birçok şey ortaya çıkar. Buna bağlı olarak insan-
daha sağlam temellerle oturtma isteğini ortaya çıkarma- lar fiziki dünya üzerinde bazı tasarruflarda bulunarak onu
yı hedef edinir. İbn Haldun, hayatın ve varlığın dayandı- kendi imkanları ve amaçları doğrultusunda yeniden inşa
ğı esasları ortaya çıkarmak, böylece hem geçmişin hem ederler. Ümran da bu inşa neticesinde ortaya çıkar. Ancak
de geleceğin anlaşılmasını mümkün kılacak bir ilim olan ümran kalıcı değildir: halden hale geçer. Bir insan başarısı
Ümran ilmini amaçlandırmıştır. olan ümran alemin bir tür yeniden inşası, hatta yeni bir ale-
1 İbn-i Haldun, Mukaddime, Bursa, 2016, Marmara Belediyeler Birliği Yayınları,(Çeviren: Halil Kendir), I.Cilt,s.57.
2 Erkoç, İbn Haldun ve Mukaddime, 110.
3 Zeki Aslantürk, Din Sosyolojisi, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2014, s.242.
110 2021/1