Page 154 - Olasılıksız
P. 154

23





                    Nava, kadın ajanın Caine’in üzerine  atılışını gördüğünde onu öldürmeyeceğini biliyordu.  Nava
               kendisini öldürmek isteyen bıyıklıya odaklandı. Adam ileri atıldı, diğer yolcuları kenara iterken bir eliyle
               de tabancasına uzandı. Nava adamın gözlerindeki  bakışı tanıdı, o da binlerce kez  aynı duyguyu
               hissetmişti. Nava  adamı durdurmazsa o durmayacaktı. Nava,  adamın elindeki  silaha işaret edip,
               bağırdı.
                    "TABANCASI VAR!!!!!!"
                    Bunu iki  kez söylemesi gerekmedi. Her  şehirli günün birinde bu  cümleyi duyacağı korkusuyla
               yaşardı Amerika'da. Kalabalık anında korkuyla bağırarak, bilinçsizce hareket etmeye başladı. Herkes
               öne geçmeye çalışıyordu, herkes yürüyen merdivenlerin üstündeki kapılara ulaşmak için atılıyordu.
                    Şansı yaver  gitti Nava'nın, çünkü atletik yapılı gençler  kahramanlık taslayıp bıyıklının üstüne
               atılmaya karar verdiler. Bir iki  saniye ajanın kollarını tutabildiler,  ama  eğitimli bir ajanla başa
               çıkamazlardı. Bıyıklı birinin karnına dirsek attı ve diğerinin burnunu kırmak için suratına bir yumruk
               savurdu. Eğer gençlerin düşebilecekleri bir yer olsaydı, yere kapaklanacaklardı; ama baygın bedenleri
               kalabalıkta sürüklendi.
                    Nava hiç duraksamadan ajana doğru gitti. Adam geldiğini  görünce onunla karşılaşmaya
               hazırlandı.   Silahını uzatınca, çevresindekiler kapıya doğru giderken iyice  hızlandılar. Bazıları da
               raylara atlayıp, gün ışığına çıkmaya çalıştı.
                    "Yere yat. Federal ajanım ben!" diye emir verdi.
                    Nava duraksamadı, o da duraksamayacağını biliyordu herhalde ama  yine de uyarıda
               bulunmuştu. Bıyıklı tetiği  çekti.  Nava bunu gördü ama  dişlerini sıkıp yoluna devam  etti. Silah ateş
               almadı. Adam çok şaşırarak tabancasının takıldığını anladığında artık çok geçti, çünkü Nava adamın
               üstündeydi.
                    Hızla, alçaktan saldırdı adama. Adamın silahı tutan elini kavrayıp tavana doğrulttu. O da bunu
               yapacağını bilerek sol eliyle Nava'nın çenesine bir yumruk indirdi. Böyle yapacağını gözünün ucuyla
               gören Nava aslında mantığa aykırı olan bir şey yapabildi.
                    Nava artık mantığına değil de içgüdülerine güveniyordu. Bunları da KGB'nln en iyi adamlarından
               aldığı eğitim sayesinde pekiştirmişti. Adam ensesine doğru hamle yaparken Nava yumruğuna doğru
               dönüp, başını eğdi. Adamın yumruğu başının üstüne denk geldi, bu da insan bedenindeki en  sert
               kemikti. Birden kafasına bir kalas yemiş gibi oldu, ama çıkan sesten adamın elinin de çok acıdığını
               biliyordu.
                    Nava bir yılan gibi atıldı inleyen adamın yaralı eline doğru. Eli çevirip, sıktı, adamın bileğini kırıp,
               kırık parmaklarını ezdi. Adam karşılık veremeden diğer elinden aldığı tabancayla da burnuna vurdu.
               Ajan, düşüp çimento zemine kapaklandığında, bayılmıştı.
                    Nava duraksamadan başka saldırgan olup olmadığını anlamak için çevresine baktı ama başka
               birini göremedi. Elinde silah olduğu için çevresindekiler dağılıyordu, herkes ondan kaçınıyordu Nava
               hareket ettikçe. Göbeğine silah dayayan kadın ajanla yerde yatan Caine'i gördü.
                    Nava durumu değerlendirdi. Tetiği çekmekte bir an bile tereddüt etmedi.

                                                               ▲


                    Caine ateş edildiğini duyduğu anda dünya durdu.
                    Anında Caine’in üstü  başı kan oluyor. Ajanın yüzü eriyor gibi. Sanki eskiden yüzünün olduğu





               Saklı Kütüphane                             154                                 www.e-kitap.us
   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159