Page 156 - Olasılıksız
P. 156
raylara insin. Hemen!"
"Anlaşıldı!"
"Ayrıca," dedi Crowe ne söyleyeceğini düşünerek. "Vaner'ı indirin. Hiçbir şekilde işinizi şansa
bırakmayın. Gördüğünüz yerde öldürün."
▲
Kalabalıkla birlikte hareket etmeye çalışırken önlerindeki birkaç fare de kaçışıyordu. Caine bu
yaratıkları düşünmedi bile, sadece düşmemeye çalışıyordu. Tünelin çıkışına yaklaştıklarında Nava ve
Caine durdular. Daha günün ortası olmasına rağmen gökyüzü pek de iç açıcı değildi ve hava
kararıyordu. Çevreye baktı Nava, ama yağmur tüm şiddetiyle devam ettiğinden göz gözü görmüyordu
neredeyse, Dışarı çıktıklarında daha da yavaşlamak zorunda kaldılar. İki tarafta da yükselti
olduğundan, çamurlu zeminle rayların ortasında dikkatle ilerlemek zorundaydılar. Birkaç kişi kayıp
düştü. Bazıları düştükleri yerde kaldı, kollarıyla başlarını koruyor, ağlayarak yardım istiyorlardı.
Diğerleri de kalkıp çamurun içinde zombiler gibi ilerlemeye çalıştılar;
Önlerine bir polis barikatı çıkınca, birden kalabalık durdu. Caine ve Nava geride kaldılar. Nava
saçını açıp ıslak saçlarını yüzüne doğru indirdi. Kaosta kimse onlara bakmamıştı bile, ama yine de
perondakilerin onu teşhis edebilmesini istemiyordu..
"Lütfen sessiz olun, oturun ve dinleyin," dedi elindeki megafona bağırarak konuşan bir polis
memuru. "Her şey yoluna girecek. Sadece kimliklerinize bakmamız gerekiyor."
Görevli onları üç ayrı sıraya soktu. Kimlikleri kontrol edildikten sonra yolcuları çamurlu hendekten
çıkaracaklardı. Birkaç kavgacı tip şakır şakır yağmurun altında alıkonmaya itiraz ettiyse de, insanların
çoğu neye uğradıklarını şaşırdıklarından yalnızca ne deniyorsa onu yapıyorlardı.
Caine, Nava’ya baktı; kadının eli cebindeydi. Islanmış ceketi eline yapıştığından kadının
cebindeki tabancayı tuttuğunu gördü. Bunun gerçek olmadığını biliyordu, bu bir rüyaydı, ama ya
yanılıyorsa? Kadını durdurması gerekiyordu.
Birden aklını toparlayıp, gözlerini kapadı. Ne yapması gerektiğini anladı ansızın.
"Başka birini daha vurmadan," dedi Caine. "Bir planım var"
"Otuz saniyen var," dedi Nava, "dinliyorum."
"İlk önce," dedi Caine, "bir tabancaya ihtiyacım var."
▲
Kalabalığın arka tarafındaydılar, ama çevrelerinde en az elli kişi vardı. Otuz kişi de tünelin
girişinde durup, yağmurdan korunmaya çalışıyordu. Nava ve Caine yüzlerine baka baka yolcuların
arasından geçtiler. Caine doğru şeyi yaptığına inanmak istiyordu. Ne yaparsa yapsın, Nava'nın bunca
insanın arasında ateş etmesine izin vermekten iyi olacaktı sonuçları.
O anda Caine adamı gördü. Mükemmeldi. Caine, Nava’ya işaret etti, o da başını sallayıp, hedefe
doğru gitti. Siyah saçlı adama yaklaşırken gülümsedi. Adam da ona gülümserken Nava'nın
göğüslerine yapışan siyah dar tişörtüne baktı.
Caine böğrüne namluyu dayayınca adam birden ciddileşti. Dehşet içinde Nava'ya döndü yardım
istemek İçin, ama o da tabancasını çekip adamın göbeğine tutmuştu.
"Bizimle gel," dedi Nava. "Yavaşça." Nava adamın yanında yürüdü, bir eliyle adamın kolunu
tutuyordu, diğerinde de ceketinin altına sakladığı tabancası vardı. Caine peşlerinden gitti. Karanlık
tünele geldiklerinde yaklaştılar birbirlerine.
"Bana cüzdanını ver," dedi Caine.
Saklı Kütüphane 156 www.e-kitap.us