Page 158 - Olasılıksız
P. 158

Bu koşullar altında Caine’in planı en akla yatkınıydı. İçinden bir ses bu plana güveniyordu. Zaten
               başka bir ses de ona Caine  ne planlarsa planlasın bunun gerçekleşeceğini söylüyordu.... ve buna
               inanmaya da başlamıştı.

                                                               ▲


                    "Sıradaki," derken ajan Sands dikkatliydi. Hem Hauser'ın, hem de Kelleher'ın hastanelik oldukları
               haberini almışlardı. Onları kim alt ettiyse bu işte ustaydı.
                    Sands, Caine ve Vaner'ın onlara yaptıklarına inanamıyordu. Caine’in bu sırada olmasını diledi, o
               zaman onu  kendisi tutuklayacaktı. Eğer  böyle  olursa da belki Caine’in  başı birkaç defa kazayla
               Sands'in yumruğuna çarpardı onu  merkeze götürmeden önce. Sands bunu düşünüp gülümsedi.
               Caine’i yakaladığında, onu teslim etmeden önce adama acı neymiş biraz gösterecekti.
                    "Sıradaki!" diye bağırdı yine. Yağmurdan dolayı sesinin duyulmadığının farkındaydı, ama sıradaki
               adam önündeki kadının geçtiğini fark etmemiş olamazdı. Adam omzunun  üstünden geriye doğru
               bakıyordu.
                    Sands  adam kendisine yaklaştıkça irkildi. Herkes  yağan yağmurdan kaçınmak için  koşarak
               gelmişti, ama bu adam yavaş ilerliyordu ve sanki mayına basmaktan çekiniyormuş gibi yere bakıyordu
               yürürken. Çevredeki altı  polis pek farkına varmadı bunun. Ama polislerinden ne beklenebilirdi ki
               zaten?
                    Adam yaklaştığında Sands onun çok korktuğunu anladı. Yüzü bembeyazdı. Kıpırdanıp duruyor,
               ceplerine, yanına, kalçasına koyarak ellerini, sanki tedirgin değilmiş gibi görünmeye çalışıyordu.
               Sands'in  çok iyi bildiği bir  şey vardı: Saklayacak  bir  şey olmayan insan  rahatmış gibi görünmeye
               çalışmazdı; özellikle de yağmurun altında yürürken.
                    Gerçi adamın eşkâli tam olarak Caine’inkine uymuyordu; burnu daha  kalındı  ve gözleri de
               kahverengiydi, ama Sands yine de şüphelendi. Zaten başka her şeyi tıpatıp eşkâle uyuyordu. Boyu,
               kilosu. Sands kendini kavgaya hazırladı.
                    "Nereden geliyorsunuz?" diye sordu Sands gözlerini adamın yüzünden ayırmadan.
                    "Ben.... şey     New York       New York'tan bindim," diye kekeleyen adam ayaklarına
               bakıyordu.
                    "Kimliğinizi görebilir miyim?"
                    Adam tedirgin bir şekilde ceketinin cebine el atınca Sands bir anda gerildi. Eğer silah çekerse
               onu vururum. Kafasını dağıtırım. Crowe'un da  canı cehenneme. Ama adam ince bir siyah cüzdan
               çıkardı elleri titreyerek.
                    Sands, cüzdanı açıp kimliğindeki ismi okumaya çalışırken,  adamdan gözlerini ayırmadı. Adı
               David.... lanet olası pislik. Tek bir hamlede Sands cüzdanı attı, tabancasını çekti iki eliyle ve namluyu
               David Caine’in başına dayadı.
                    "Dizlerinin üzerine çök,  ellerini başının arkasına  koy. HEMEN. AŞAĞILIK HERİF. HEMEN
               DEDİM!"
                    Caine donup kalmıştı. Sonra Martin Crowe bir anda yanında beliriverip dizine bir şeyle vurunca
               geri düştü. Sands, Caine’in midesine olanca gücüyle öyle bir tekme savurdu ki ayağı adamın midesini
               deşecekti neredeyse.
                    Caine kan kustu.
                    "Bu Kelleher içindi aşağılık pislik."
                    Sands, eğilip, yerde yatan adamın saçına yapıştı  ve çamurlu yüzünü  kendine doğru çevirdi.
               Yüzünü Caine’in fotoğrafıyla karşılaştırıyordu. Çok benzemiyordu, ama deneyimle sabit insanlar zaten
               fotoğraflarına pek benzemezlerdi. Evet, bu Caine’di. Üstünü arayıp Hauser ve Kelleher'ı vurmak için
               kullandığı tabancayı buldu.




               Saklı Kütüphane                             158                                 www.e-kitap.us
   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163