Page 163 - Olasılıksız
P. 163

bakıp iç geçirdi. Tam olanları açıklamak üzereyken Doc’un cep telefonu çaldı.
                    "Cevap verme," diye emir verdi Nava.
                    "Hayır," dedi Caine, sanki başka bir dünyadaymış gibi çıkıyordu sesi. "Bence cevap yermeli"
                    Doc bir düğmeye bastı ve telefonu kulağına tuttu. "Alo?" Caine arayanın sesini tanır gibi oldu.
               Doc artık şaşkın bir ifadeyle değil, inanmaz gözlerle bakıyordu ona. "Burada...Tabii, bir saniye." Doc
               telefonu Caine’e uzattı. "Seni arıyorlar."
                    Caine telefonu alırken Nava ona sorgulayan gözlerle baktı.
                    "N'aber?" dedi Caine sakince. Bu olaya bir tek o  şaşırmamıştı. "Evet, gayet iyiyiz. Tamam...
               Knicks final  maçını kazandığı yıl son  maçı izlediğimiz yerde buluşalım. Mümkün  olduğunca çabuk
               geleceğiz." Caine telefonu kapayıp Doc'a geri verdi.
                    "Kimdi o?" diye sorarken Nava dikiz aynasından Caine’e bakıyordu.
                    "Jasper'dı. Manhattan'a dönmemiz gerek."
                    "Ne?"
                    "Güven   bana,"   dedi   Caine.   "Galiba sonunda ne halt edeceğimi anladım." Geriye yaslanıp
               gözlerini kapadı. Olacaklarla başa çıkabilmek için dinlenmesi gerekiyordu.

                                                               ▲


                    Acil tıbbi müdahale ekibi Williams'ın iyi olacağını söyledikten sonra Crowe, Williams'ın yakasına
               yapıştı ve onu ambulansa çarptırarak ayağa kaldırdı.
                    "Anlat."
                    Memur Williams hâlâ kendinde  değil  gibiydi. Kuruyan kan yüzünün bir tarafında garip bir
               geometrik desen gibi duruyordu. "Ben .. Caine’in yokuşu çıkmasına yardım ediyordum ve-"
                    "Ne yapıyordun?" dedi Crowe kulaklarına inanmayarak.
                    "Ben...ben yalnızca...yani ona yardım ettim, ama göremedim ki.... bilemedim yani.... onun Caine
               olduğunu yardım ederken bilemedim demek istedim..." Crowe öyle bir  bakıyordu ki  Williams
               konuşmaya devam edemedi. Boğazını  temizleyen  Williams sözüne devam etmeye çalıştı. Polis ne
               yaptığını açıklamaya çalışırken Crowe adamı öldürmemek için kendini zor tuttu. Bu kadar yaklaşıp da
               son dakikada Caine’i ellerinden kaçırdıklarına inanamıyordu.
                    İşte bu yüzden Crowe büyük çaplı kelle avlarından nefret ederdi. Çok sayıda ajan ve polis olunca
               hep hata yapılırdı, kötü herifler de  kaçıp giderdi. Kendi başına iş yapmayı severdi o. Tek bir avcı
               hedefin peşine düşünce hata olmazdı. Sokağın ortasında duran hasarlı minivana baktığında ellerini
               kaldırıp bağırmak istedi.
                    Kazayı yapanlar, bir  adamla bir  kadının zavallının tekini rehin aldıklarını söylüyorlardı. Ama
               sorun, kimsenin kaçırılan arabanın neye benzediğini hatırlamamasıydı.  Hyundai'nin sahibi arabanın
               büyük ve koyu mavi olduğunu söylüyordu; Voyager'ın sahibine kalırsa da ufak ve yeşil bir arabaydı.
               İfadeleri beş para etmezdi yani. İki sürücü de koyu renk bir araç olduğu konusunda hemfikirdi bir tek.
               Crowe da onlar böyle diyorsa, deneyimle sabit, aracın parlak sarı olduğuna iddiaya girebilirdi. Yani
               ellerinde hiç ipucu yoktu.
                    Açık gri gökyüzüne baktı. Yağmur durmuştu sonunda, ama hava hâlâ nemliydi. Ne yazık ki fırtına
               tamamen dinmediği için uyduları devreye sokamıyorlardı. Grimes'ı arayınca bunu doğruladı Crowe;
               hava bu kadar bulutluyken uydular bir işe yaramazdı.
                    Sigarasından bir nefes  çekti ve yanan ucuna baktı. Dumanı bir süre ağzında tuttu, sonra
               üfleyince duman yavaşça dağıldı. Dumanı izlerken düşüncelere daldı.
                    Caine’in yerinde olsaydı ne yapardı? Bir sivil gibi  düşünmeye çalıştı.  İlk önce hayatta kalmak
               isteyecekti. Vaner'ın özgeçmişini ve  son yaptıklarını da hesaba katarak, Caine, kadının bunu




               Saklı Kütüphane                             163                                 www.e-kitap.us
   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168