Page 167 - Olasılıksız
P. 167
25
Caine, Jasper’ı görünce birden çok rahatladı.
Sonunda bu karabasandan kurtulabilecekti. Caine artık her şeyin yoluna gireceğini düşünüyordu.
Jasper ne yapılması gerektiğini biliyordu, onu bu karanlıktan çıkarıp aklını başına getirebilecekti.
Jasper kendisi de aynı şeyleri yaşamıştı; o yolunu biliyordu.
Jasper ayağa kalkınca Caine ikizini sıkıca kucakladı. "Seni görmek ne kadar güzel tahmin
edemezsin," dedi Caine Jasper’ı tutarak.
"Aslında edebilirim," dedi Jasper kulağına. "Hoş geldin, kin, tin, cin." Jasper hafifçe kardeşinin
omzuna vurdu ve ikizler ayrılıp oturdular. Caine kardeşinin tam karşısına oturdu, Nava, Caine’in
yanına oturdu, Doc da Jasper'ın yanına geçti.
Caine konuşamadan garson geldi yanlarına. Susadıklarından değil, ondan kurtulmak
istediklerinden hemen içecek bir şeyler ısmarladılar. Garson uzaklaşır uzaklaşmaz Jasper Nava'ya
döndü. "Merak etme burada ajan yok, güvendeyiz." İleri eğilip fısıldadı. "Yakında gelecekler, ama
David'e bilmesi gerekenleri anlatacak kadar zamanım var, zar, gar, far." Nava, Caine’e sorgulayarak
baktı.
' "Merak etme," dedi Caine birden kendini sorgulayarak. Bu olayın başından beri bir tek Jasper'ın
kendine yardım edebileceğine inanmışken, şimdi kardeşinin gözlerindeki o çılgın bakışı görünce Caine
artık o kadar emin değildi. Ama yine de denemek zorundaydı. "Jasper ben-"
"David özür dilerim ama, sana duymak istediğin şeyi söyleyecek değilim. Bunların hepsi," dedi
kollarını açıp her şeyi göstererek, "gerçek. Son yirmidört saattir başına gelenler de öyle. Biliyorum
çılgınca geliyor, ama diğer tarafa geçince anlayacaksın."
"Nasıl olabilir?" Caine’in dili damağı kurudu. "Yani Laplace'ın Şeytanı da mı gerçek?"
"Hem evet, hem hayır," dedi Jasper.
Caine hayal kırıklığına uğramıştı. Jasper bir konuda haklıydı: Caine’in duymak istediklerini
söylemiyordu. Caine, gözlerini kapayıp, şakaklarını ovuşturmaya başladı. Bu işe yaramıyordu.
Buradan çıkması gerekiyordu; uyanması, gerekiyordu. Bir ses duyunca gözlerini açtı. Jasper masayı
yumruklamıştı. Barda oturan birkaç kişi ne olduğunu görmek için bakıyorlardı. Nava çok kızmıştı, Doc
ise şaşırmıştı.
"David dinlemen gerekiyor. Zihnini açık tut, bana on dakika ver. Eğer on dakika sonra hâlâ deli
olduğumu düşünüyorsan- ya da deli olduğunu- o zaman istediğini yapabilirsin. Ama bana zaman ver
de açıklayayım."
Caine karşı koymak istedi, ama kardeşinin yakarır gibi bakan gözlerinin içine bakınca ona bir
fırsat tanımaya karar verdi. "Tamam," dedi ve Dr. Kummar'ın deneysel ilaçlarını almaya başladığından
beri başına gelen her şeyin gerçek olabileceği ihtimalini düşünmeye çalıştı. Tam o sırada garson
içeceklerle geldi; ikizler birer kola istemişler, Nava bir Red Bull atmıştı, Doc ise kahve içiyordu. Caine
ilaçlarını alacak başka bir fırsatı olup olmayacağını bilmediği için hapını içti hemen.
"Peki," dedi Jasper garson uzaklaşınca. "Bana Laplace'ın Şeytanı gerçek mi diye sordun, ben de
hem evet, hem de hayır dedim. Bir an için cevabın evet olduğunu varsayalım ve sen Laplace'ın
Şeytanı'nın hayata gelmiş halisin."
"Eğer öyle olsaydı," dedi Caine, "o zaman her şeyi bilirdim; ama bilmiyorum."
"Ama, her şeyi bilseydin, o zaman geleceği görebilirdin, değil mi?"
"Evet ama, Heisenberg kanıtladı ya-"
"Heisenberg'in canı cehenneme," dedi Jasper elini sallayarak. "Biraz sonra dönerim o konuya. İlk
önce bu soruya cevap ver: Eğer sen Laplace'ın Şeytanı olsaydın ve her şeyi buseydin o zaman
Saklı Kütüphane 167 www.e-kitap.us