Page 149 - Olasılıksız
P. 149
Nava, Caine’in aklını kaçırdığını düşünmeye başladı. Bir anda derin bir uykudan uyanıp, onu
sürükleyerek yemekli vagona götürüyordu ve acele etmeleri gerektiğini söylüyordu. Oraya
vardıklarında da on paket cips aldı. Daha kadın bir şey diyemeden vagonunun sonuna doğru ilerlerken
bunları dişleriyle açmaya başladı.
Vagonları ayıran sürgülü kapıyı çekip açan Caine, bu vagonla diğerini ayıran metal platformda
durduğunda yerdeki küçük deliklerden rayları görebiliyordu. Caine orada durup cipsleri boşluklardan
boşaltmaya başladı, son torbayı da boşalttıktan sonra onu da diğerleri gibi yere attı.
"Çıldırdın mı?" diye sordu Nava.
"Evet Nava," dedi Caine. "Galiba delirdim."
"Niye böyle bir şey yaptın ki?" diye ısrarla sordu Nava.
"Emin değilim," dedi kekeleyerek, sanki çok uzaklara bakıyormuş gibi bakan Caine.
Nava bir anda buz kesti. "Trende olduğumuzu biliyorlar mı?"
"Evet, biliyorlar herhalde," dedi Caine başını sallayarak.
Bu normal bir operasyon olsaydı yedek planlarını düşünürdü; ama bugün riskli birçok işe
kalkışmıştı. Caine’i kullanabilirdi. Bir şekilde treni Philadelphia'ya getirmeyi başarmıştı değil mi? Ama
adamı, bu... bu yeteneklerini... kullanmak konusunda zorlarsa bunun kötü sonuçları olabileceğini
düşündü. Bir tuzağa düşebileceklerini düşününce, bu riski göze almaya karar verdi. Dönüp Caine’in
zümrüt yeşili gözlerinin içine baktı.
"Caine, trenden kazasız belasız kaçtığımızı görmeye çalışmanı istiyorum."
"Nava bence böyle olmuyor."
"Ama emin değilsin, değil mi? Haydi dene. En iyi sporcular koşmadan önce bunu gözlerinde
canlandırırlar. Askerler çarpışmaya girmeden bunu gözlerinde canlandırırlar. Lütfen David, dene. Bir
yerde bana güvenmeye başlaman gerek."
Caine sanki Nava'ya karşı çıkmak istiyormuş gibi baktı, ama sonra başını salladı. "Haklısın."
Anons duyulmadan gözlerini kapadı.
Yolcuların dikkatine. Philadelphia Garı'na giriyoruz. Burada inecek yolculara Amtrak'i seçtikleri
için teşekkür ederiz. Bu güzel şehirde hoş vakit geçirmenizi dileriz.'
▲
Dev metal canavar uzaklaşırken, siyah gri bir güvercin karanlık gökyüzünden yere yaklaştı. Yerde
duran cipsleri gagalamaya başladı. Sürünün geri kalanı gelmeden karnını doyurması gerekiyordu.
Birden bir ses duydu ve beş tüylü hayvanın ona doğru geldiğini gördü. Hiç tereddüt etmeden
havalandı.
ı
Başının üstündeki dev metal kuşu gördüğünde a k iş işten geçmişti.
rt
▲
Zaman daralıyordu. Crowe, FBI ekibini dinledi kulaklıktan. Forsythe'ın bu kadar çabuk nasıl
yardım bulduğunu bilemiyordu. Ayrıca, FBI'ı UGA adına nasıl çalıştırıyordu ki? Crowe UGA'nın adamı
olduğu için o bu timin başındaydı. Kumanda ondaydı yani. Bürodakiler Crowe'un bu işin başında
olduğunu öğrendikleri anda biri işinden olacaktı herhalde; ama bunu düşünecek vakti yoktu Crowe'un.
Tren doksan saniye sonra gara girecekti.
O da, zamanında orada olup ekibi yönetecekti. Helikopter inerken yağmur yağmaya başlayınca
midesi ağzına geldi. Emniyet kemerine yapışıp, koltuğuna yaslandı. Birden helikopter sanki olduğu
Saklı Kütüphane 149 www.e-kitap.us