Page 147 - Olasılıksız
P. 147

22







                    "Yolcuların  dikkatine. Aradaki Newark, Metropark, Princeton. ve Trenton duraklarında
               durmayacağımızı duyurmak istiyoruz.'
                    Birkaç yolcu ne olduğunu anlamayarak homurdandı.
                    'Amtrak şirketi adına özür dileriz. Bir sonraki durak Philadelphia 30. Sokak garı."
                    Nava'nın çevresindekiler bunu duydukları anda itiraz etmeye başladılar. Ama o onları
               dinlemiyordu. Yarın zehir zemberek bir mektup yazmaktan başka bir şey yapamayacaklarını biliyordu.
               Bunu bile yapacakları şüpheliydi. O Caine’e odaklandı. Adam camdan dışarı bakıyordu.
                    "Ne yaptın?" diye sordu.
                    Caine dönüp kadının gözlerinin içine baktı. "Anlamadım?"
                    "Boş versene sen," dedi Nava sinirlenerek. "Bunu sen yaptın, değil mi?"
                    "Paranoyaksın," dedi Caine.
                    "Yalan söylüyorsun," dedi Nava.
                    Caine cevap vermeyerek cama döndü yine. Nava nasıl yaptığını bilmiyordu, ama Caine yapmıştı
               bunu. Tversky'nin Laplace'ın  Şeytanı ile ilgili teorilerini ilk okuduğunda inanmamıştı. Gerçekten
               inanmadığından, Julia'yı Korelilere teslim etmekten çekinmemişti.
                    Nava, Kuzey Korelileri ve başına ödül koyduklarını düşününce titremeye başladı. Kendi
               çaresizliğini düşünmemeye çalışarak yanındaki adama baktı. Nava  bazı para-normal becerileri
               olabileceğini düşünmüştü, ama yine de... Geleceği tahmin etmekle, kontrol etmek arasında çok büyük
               bir fark vardı.
                    Tren Philadelphia'ya gelinceye kadar durmayacaktı. Bu nasıl olmuştu? Kondüktör nasıl olmuş da
               dört durak birden atlamıştı? Olanları inkar etmek istercesine başını salladı, çünkü bu mantıklı değildi.
               Tversky, Caine’in bilinçli olarak becerilerini kontrol edemediğini yazmıştı; ama olanlara bakılırsa Nava
               bundan pek de emin değildi. İçgüdülerine güvenirdi ve içgüdüleri sanki bağıra bağıra ona tamamen
               farklı bir hikâye anlatıyordu.
                    Yine Caine’e baktığında Nava artık düşünceli değildi, dehşete düşmüştü.

                                                           ▲



                    Grimes, Fritz ve Murphy'yi konuşturdu Crowe duyabilsin diye.
                    Fritz konuştu daha  çok,  ama Murphy de birkaç  kere araya girdi. Murphy  bir  duvar dibinde
               uyuyakaldığı için kendi kıçını kurtarmaya çalışıyordu. Adamların anlatacakları bitince  de Grimes
               Crowe'a döndü.
                    "Sizce?"
                    "Bence birden uykuya dalması  garip. Özellikle  de kırküç yaşına kadar hiçbir hastalığı ya  da
               rahatsızlığı olmayan bir ajanın uyuyakalması çok garip," dedi sakince Crowe.
                    "Ne oldu o zaman? Caine ve Vaner o trendeler mi sizce?" Grimes buna bayılıyordu. Gözetleme
               işi iyiydi, ama ülke çapında, yüzlerce kamerayla  adam  kovalamak inanılmaz bir  şeydi, Grimes,
               Crowe'un bu işi çok iyi bildiğinden emindi.
                    "Trenden ne haber? Bir gariplik var mı mesela?"
                    "Bir dakika  bakayım," diyen Grimes  bir dakika içinde Amtrak'in sitesinin giriş kodunu kırdı.




               Saklı Kütüphane                             147                                 www.e-kitap.us
   142   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152