Page 192 - Olasılıksız
P. 192

anlarım ve ilk yardım da bilirim. Ben  de seni ayılttım,  laboratuvara getirince de  yaralarını sardım."
               Hanneman, Nava'nın sargılı ellerini işaret etti.
                    "Ortağın nerede şimdi, biliyor musun?"
                    Peter Hanneman başını salladı.
                    "Kahretsin," Nava bacaklarını kıpırdattı yere basmak İçin.
                    "Dur, gidemezsin."
                    "Bekle de gör bakalım, gidebilir miyim gidemez miyim," dedi Nava.
                    "Hayır, dur," dedi Hanneman önünde durarak. Sanki  son hız ilerleyen bir treni  durdurmaya
               çalışıyormuş gibi ellerini  kaldırmıştı. "David burada kalıp dinlenmeni istiyordu.  İhtiyacı olduğunda
               seninle temasa geçecek."
                    "Yani beni arayacak mı?"
                    "Emin değilim. Sanki  başkasına aratacakmış gibime geldi."  Hanneman kollarını indirdi. "Lütfen
               inan bana, doğruyu söylüyorum."
                    Adamın korkmuş ifadesini görünce ona inandı. Olduğu yere geri oturup, kollarını göğsünde
               birleştirdi. Burada öylece durup  bekleyemezdi,  bir  şeyler yapmalıydı. Sonra da  sırt çantasını
               kaybettiğini fark etti. Sırt çantası yoktu. Tam yine ayağa kalkacaktı ki Hanneman onu durdurdu
                    "Bir de David 'silah' konusunu merak etmesin dedi. Her şey halledilecekmiş."
                    Nava bir anda ürperdi. Caine sanki aklını okuyordu.
                    O gerçekten de Laplace'ın Şeytanı'ydı.

                                                               ▲


                    "Nasıl?" dedi Paul Tversky, Jasper'ın nefes alışını izlerken tedirgin bir şekilde.
                    "Dinleniyor." Forsythe deneğin EEG verilerine baktı Tversky'e dönmeden önce. "Daha önemlisi
               sen nasılsın?"
                    "Burada olunca rahatladım," dedi Tversky. "Adamların etkileyiciydi."
                    "Yeterince etkileyici değillerdi ne yazık ki."
                    Tversky başını salladı. "David'den haber var mı?" diye sordu çekinerek.
                    "Hayır," dedi Forsythe biraz kızarak. "Ama onu bulmamız an meselesi. Nerede olabileceğini
               bilmiyorsun değil mi?"
                    "Hiçbir fikrim yok," dedi Tversky. "Ama David'i tanıyorsam yakında ortaya çıkar. Kardeşi elimizde
               olduğu sürece David kayıplara karışmayacaktır."
                    "Bunu bilmek iyi," dedi Forsythe Jasper'ın beyin dalgalarını izleyen makineye bakıp sonra yine
               Tversky'ye dönmeden önce. "Bir sakıncası yoksa, temporal lobun bu işin anahtarı olduğunu nasıl
               çözdüğünü anlatsana."
                    "Şimdi," dedi Tversky teorik bir tartışmaya gireceği için heyecanlanarak, "bir makalede mesial sağ
               temporal lob olan hippokampüsün ve limbik lob yapılarının beden üstü deneyimlerle bağlantılı olduğu
               yazıyordu. İsviçreli bir doktor temporal lob patolojisi olan hastaları incelemiş. Onlardan aldığı verileri
               temporal loblarına doğrudan elektrik simülasyonu verilen normal hastalarla ve LSD ve ketamin gibi
               kimyasallarla nevrotransmiterleri hareketlendirilmiş hastalarınkiyle karşılaştırmış."
                    "Bu hastaların çoğu görsel veya işitsel halüsinasyonlar yaşadıklarını söylemişler, bazıları da
               geçmişi gördüklerini veya ölüme yaklaşanlara benzer deneyimler yaşadıklarını söylemişler. Başkaları
               sanki o anı daha önce yaşamış gibi hissetmişler kendilerini.
                    Tüm bu semptomların nöbet öncesi epileptik aurayla bağdaştığını fark ettim. Bu da  bana
               otuzlarda Hans Berger'in yaptığı deneyi hatırlattı. Ondan sonrası da çorap söküğü gibi geldi zaten."





               Saklı Kütüphane                             192                                 www.e-kitap.us
   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197