Page 91 - Olasılıksız
P. 91
Caine, Jasper’ın kolunu boynuna doladı ve kardeşini kapıya kadar götürdü. Cebinden anahtarı
çıkardı, kilidi açtı ve Jasper'ı merdivenlerden çıkarttı. Evde bir sürprizle karşılaşmak istemiyordu.
Sokağın karşısındaki apartmanın damına çıkmış olan Nava, Caine yabancıya yardım ederken
gece görüş dürbününü taktı. Bu adam tanıdıktı; ama Nava bir türlü kim olduğunu hatırlayamıyordu.
Ayrıca, yüzü kan içinde olan adam pek de tanınacak halde değildi. Ufak bir dijital kamera çıkardı; bunu
da gece görüş dürbünü yerine kullanılabilirdi. Yabancı adamın yüzünün birkaç resmini çekti. Bunu
sonra inceleyecekti.
Sonra, daha önce kurduğu tripoda döndü. Beşinci kattaki daireye bakarken ışıkların yanmasını
bekledi. Bir dakika boyunca karanlığı seyredip, yanlış daireyi gözetlediğinden şüphelenmeye
başlamışken küçük bir ışık gördü.
Koridorun ışığıydı bu. Caine kapıyı açmıştı herhalde. Şimdi görüş alanına girecekti. Nava gerildi.
Caine ışığı yakıp da kapıyı açınca, iki kardeş düşe kalka eve girdiler. Birlikte yere
kapaklanmamak için Caine kapının koluna yapıştı.
"Haydi Jasper, dayan geldik."
Jasper inledi, sağ gözünü açtı. Sol gözünü de açmaya çalıştı, ama şişen gözü kapanmıştı. Bir an
için kendine geldi, birkaç adım attı, sonra da kanepeye yığıldı. Caine kapıya yaslanıp, zar zor nefes
alan kardeşini izledi.
Kendi nefesi normalleşince Caine Jasper'ın yanına gitti, gömleğini açtı ve yaralarına baktı.
Kardeşinin göğsünde mor bir iz vardı ama kaburgaları kırık değildi. Yüzü dağılmıştı.
Sol gözü mosmordu ve yanağı yırtılmıştı. Yüzü kan revan içindeydi. Burnu kanamıştı ve şişmişti,
ama galiba kırık değildi. Ayrıca, Jasper'ın kafasının arkasında da koca bir şişlik vardı. Caine mutfağa
gitti. Bir tasa sıcak su doldurdu, rulo kağıt havlu aldı ve dönüp kardeşini temizlemeye çalıştı. Kanı
temizleyince Jasper'ın hali pek de fena değildi. Hâlâ Mike Tyson'la bir raund boks yapmış gibiydi; ama
her an ölecekmiş gibi bir hali yoktu artık.
Caine onu hastaneye götürmeyi düşündü; ama doktorlar Jasper için ne yapacaksa bunu Caine
de yapabilirdi. Gerçi doktor belki birkaç ağrı kesici yazabilirdi. Kardeşinin deliksiz bir uyku çekmesi
gerekiyordu; beş saat boyunca acil serviste dikilmek onu iyileştirmeyecekti.
"N'aber," deyince Jasper, Caine bir an için korktu.
"Nasılsın?"
"Pek parlak değilim, ama göründüğümden daha iyiyim herhalde," dedi Jasper oturup, bacaklarını
kanepenin yanından aşağıya sarkıtarak.
"Dur biraz. Nereye gidiyorsun?" diye sordu Caine, Jasper'ın omuzuna yapışıp.
"Tuvalete. Gelmek ister misin?" dedi Jasper Caine'in elini iterek. Ayağa kalkınca neredeyse yere
kapaklanacak gibi olup, düşmemek için Caine'in koluna yapıştı.
"Sana tuvalete kadar eşlik etmeme ne dersin?"
"İyi fikir." Caine, kardeşi tuvalette işini görürken, kapının dibinde bekledi. Jasper kapıyı açtığında
berbat görünse de, en azından sırıtıyordu. Daha doğrusu sırıtmaya çalışıyordu.
"Aynaya bakınca fikrimi değiştirdim. Aynen göründüğüm gibi hissediyorum kendimi." Jasper
başının arkasını yavaşça yokladı. "İlaç var mı evde?"
Caine başını salladı. "Advil'den başka bjr şey yok. İstersen sana nöbetleri önlemek için verdikleri
deneysel ilaçlardan vereyim."
"Advil alayım ben."
"Akıllıca bir seçim," dedi Caine kardeşinin yanından geçip tuvalete girerken. "Kaç tane istersin?"
dedi ilacı göstererek,
"Kaç tane var?"
Caine şişeyi boşaltarak dört hap aldı. Jasper hiç zorlanmadan dördünü de yuttu. Caine kanepeye
kadar ona yardım etti ve ikisi de oturdular. "Bu akşam ne dertler açtın başına?" diye sordu Jasper.
Saklı Kütüphane 91 www.e-kitap.us