Page 88 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 88

90                                                                                     SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ


          istikametli yolu bulmak için daima Kur'ânın Nurundan her asırda o asrın
          zulmetlerini dağıtacak ve İstikamet yolunu tenvir edecek Kur'ândan gelen
          Nurlar  olmakla  ve  bu  dehşetli  ve  fırtınalı  asırda  o  doğru  yolu
          şasırtmayacak  bir  surette  gösteren  başta  şimdilik  Risalet-ün-Nur  tezahür
                                       ِ
                                           ِ
          ettiğinden, hem bu  مي   قتسم   طارص  Kelimesinin makam-ı cifrîsi -tenvin
                                َ
                                         َ
                                  ْ ُ
          ن   sayılmak cihetiyle- bin eder. Medde olmazsa dokuzyüz doksandokuz
          ederek  yalnız  bir  veya  iki  farkla  (Hâşiye)  Risalet-ün-Nur  adedi  olan
          dokuzyüz       doksansekize       Tevâfukla  ,      sekiz – dokuz      Âyetlerde
                         ِ
                     ِ
           مي   قتسم    طا   رص  Kelimeleri  bu  mezkûr  iki  Âyet  gibi  Risalet-ün-Nuru
              َ
                       َ
               ْ ُ
          Sırat-ı  müstakim´in  efradına  hususî  idhal  edip  remzen  ona  baktırır  ve
                                           ِ
                                       ٍ
          İstikametine işaret eder. Eğer  طارص  daki tenvin sayılmazsa رونلَا  daki

                                         َ
          şeddeli ن  bir ن sayılır, yine Tevâfuk eder. Hem nasılki bu Âyet Risale-in-
          Nura  ismiyle  bakıyor,  öyle  de Onun istihzarat zamanına da bakar. Çünki
                              ِ
                         ِ
                     ٍ
           مي   قتسم        طارص   ٰلٰا   ب   ر    َ شِّ       ن۪ي   ده  in makam-ı cifrîsi bin üçyüz onaltı
              َ
                       َ
                                         ٰ َ
                ْ ُ
          ederek, Risalet-ün-Nur Müellifinin ihtiyarsız olarak İstihzarat-ı Nuriyede
          bulunduğu ve umum malûmatını Kur'ânın fehmine basamaklar yaptığı en
          hararetli tarihi olan bin üçyüz onaltı adedine tam tamına Tevâfuku elbette
          evvelki  işâratı  te'yid  ve  onunla  teeyyüd  ederek  Risalet-ün-Nuru  Daire-i
          Harîmine remzen belki işareten dâhil ediyor…

                 Cây-ı dikkat ve ehemmiyetli bir Tevafukdur ki: Risalet-ün-Nur
          Müellifi  bin  üçyüz  onaltı  sıralarında  mühim  bir  İnkılâb-ı  Fikrî  geçirdi.
          Şöyle ki: O tarihe kadar ulûm-u mütenevviayı, yalnız İlimle tenevvür için
          merak ederdi, okurdu, okuturdu. Fakat birden o tarihte merhum vâli Tahir
          Paşa  vasıtasiyle  avrupanın  Kur'âna  karşı  müthiş  bir  su-i  kasdları  var
          olduğunu bildi. Hattâ bir gazetede ingilizin bir müstemlekât nâzırı demiş:

                 "Bu Kur'an, İslâm elinde varken biz onlara hakikî hâkim olamayız.
          Bunun sukutuna çalışmalıyız" dediğini işitti, gayrete geldi

                 ------------------
                 (Hâşiye):  Yâni:  Risalet-in-Nur'un  mertebesi  ikinci  ve  üçüncüde olduğuna  işarettir.
          Vahiy değil ve olamaz. Belki İlham ve İstihractır.
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93