Page 131 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 131

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)




                 Müslümanlara zarar verebileceklerini umarlar. Ardından da kargaşa oluşturabilecek-
                 lerini ve Müslümanların ayrılıp dağılacağını sanırlar. Böylece ruhlarındaki karanlık
                 yolun kapısının açılacağını ve onların da istedikleri gibi küfrü yaşayabileceklerini

                 umarlar.
                     Allah'a samimi imanda Müslümanın Allah'a karşı nasıl güçlü bir güven ve tes-

                 limiyet içerisinde olduğunu kavrayamadıkları için, sarf edecekleri birkaç kelime
                 ya da yapacakları birkaç suçlama ile Müslümanları incitip üzebileceklerini, bakış
                 açılarını değiştirebileceklerini, güvenlerini, sevgilerini, saygılarını kaybettirebile-

                 ceklerini sanırlar.
                     Oysaki Müslümanlar Allah'ın her yarattığında hayır ve güzellik görürler. Allah

                 yolunda mallarından, canlarından feragat etmeyi, her türlü fedakarlıkta bulunmayı
                 göze almış insanlardır. Nimetler ve güzellikler kadar, hastalıkların da, eksikliklerin
                 de, yapılan hataların da, yine hep kaderin bir parçası olduğunun bilincindedirler.

                 Dolayısıyla da kalbi kin, öfke, haset ve nefretle dolu olan, küfre hayranlık duyup
                 Müslümanları düşman olarak gören, şeytanın kontrolü altına girmiş bir münafığın
                 durumunu da apaçık bir şekilde görebilirler. Böyle şeytani bir varlığın sözüyle Müs-

                 lümanların ne morallerinin bozulması, ne incinmeleri, ne üzülmeleri, ne ümitsizliğe
                 kapılmaları ne de neşelerinin kaçıp mutsuz olmaları mümkün değildir.
                     Ancak bu önemli gerçekten gafil olan münafıklar, hasta ruhlarının yansıması

                 olan konuşmalarıyla Müslümanlara karşı sinsice bir mücadele vermeye çalışırlar.
                 Böylece inkar edenler dışarıdan Müslümanları yıkmaya çalışırken, onlar da ellerindeki

                 imkanlarla içeriden sinsice Müslümanların gücünü kırabileceklerini sanırlar. Şeytanın
                 ilhamıyla yaygaralar kopararak, Müslümanları sarsıntıya uğratabileceklerini dü-
                 şünürler. Oysa ayetin devamında, "... Sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) kar-

                 şılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını boşa çı-
                 karmıştır. Bu, Allah'a göre pek kolaydır." (Ahzab Suresi, 19) sözleriyle bildirildiği

                 gibi, Allah münafıkların tüm sinsi oyunlarını boşa çıkaracak, tüm tuzaklarını bo-
                 zacak, onları mutlaka başarısızlığa uğratacaktır.



                     MÜNAFIK ÖFKELEND Ğ NDE KONTROLSÜZCE BAĞIRIR

                     Müslümanlar çok itidalli ve aklı başında insanlardır. Her şeyi ve bütün olayları
                 Allah'ın yarattığına kesin olarak emin oldukları için sürekli tevekküllü bir ruh hali

                 içinde yaşarlar. Dolayısıyla da gün içinde ne kadar zor olaylarla ve yanlış tavırlarla
                 karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, asla 'kontrollerini kaybetmez ve Kuran ahlakına uygun
                 olmayacak bir tavır göstermezler'. Sinirlenmek, öfkeden kendini kaybetmek, ses

                 yükseltmek, bağırıp çağırmak, saldırgan ve kavgacı bir üslup sergilemek, Müslü-






                                                                                                             129
   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136