Page 136 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 136

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI





                          MÜNAFIKLAR PEYGAMBER M Z (SAV)' N YANINDA ÖNE GEÇMEYE VE

                          KEND LER N  YÜCELTMEYE ÇALIŞIYORLARDI

                         Kuran'da Müslümanlara hatırlatılan bir başka önemli konu da, 'Peygamberimiz
                     (sav)'in bulunduğu bir ortamda, her konuda ona öncelik vermenin, onu en önde
                     ve en üstün tutmanın önemi'dir. Bu ahlak anlayışı, Müslümanların Peygamberimiz

                     (sav)'e olan sevgi, saygı, hürmet ve bağlılıklarını ortaya koyan çok önemli bir 'mümin
                     alameti'dir. Ancak bu duyguları kalplerinde samimi olarak yaşamayan insanların
                     taklidi olarak bu ahlak özelliklerini gösterebilmeleri mümkün değildir. Peygamberimiz

                     (sav)'e karşı içlerinde 'kıskançlık, kin, öfke, çekememezlik, öne çıkma ya da üstünlük
                     hırsı' gibi duygular besleyen münafıklar, hiçbir zaman gerçek bir Müslümanın saygı

                     dolu tavırlarını gösteremezler. Hatta tam tersine, Peygamberimiz (sav)'in bulunduğu
                     ortamlarda sergiledikleri Müslümanların ahlakına tamamen zıt olan, 'saygıdan yoksun
                     tavırlarıyla' dikkat çekerler.

                         Allah Kuran'da, hem bu ahlak bozukluklarını gösteren münafık karakterli in-
                     sanlara, hem de cahilliklerinden, bilgisizliklerinden ya da görgüsüzlüklerinden dolayı

                     bu tarz yanlış tavırlar sergileyen iyi niyetli kimselere, Müslümanların saygı adabının
                     nasıl olması gerektiğini şöyle açıklamıştır:
                         Ey iman edenler, Allah'ın Resûlü'nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan sakının.

                         Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. (Hucurat Suresi, 1)

                         Bilindiği gibi o dönemde Peygamberimiz (sav)'in çevresinde samimi Müslü-
                     manların yanı sıra, her inançtan, her kültürden ve her karakterde insanlar da vardı.
                     Bunlar arasında iyi niyetli olup da, İslam ahlakını henüz bilmeyen veya yetiştiriliş

                     tarzları nedeniyle de ince düşünce, nezaket ve saygı konusunda kusurları olan kimseler
                     de bulunuyordu. Fakat münafıklar, tüm bu insanlardan farklı olarak, bu ahlak ve
                     tavır bozukluğunu bilinçli ve kasıtlı olarak uyguluyorlardı. Yoksa münafıklar da

                     Peygamberimiz (sav)'in huzurunda nasıl bir adap ve edep ile hareket edilmesi ge-
                     rektiğini çok iyi biliyorlardı. Ama ona karşı olan şeytani bakış açılarını sinsice his-
                     settirmek için, özellikle bu saygı adabını uygulamıyorlardı. Samimiyetsizliklerini giz-

                     leyebilmek için dilleriyle Peygamberimiz (sav)'i sevdiklerini söylüyorlardı; ama
                     gerçekte içlerinde sevgi değil kin ve nefret olduğu için, ona karşı saygı göstermek

                     çok ağırlarına gidiyordu. Çünkü gerçek hedefleri, Peygamberimiz (sav)'i yüceltmek
                     değil, asıl olarak kendilerini ön plana çıkarmaktı.
                         Kendilerince 'Peygamberimiz (sav)'e karşı duyulan sevgi ve saygıyı zayıflatmak

                     ve ardından da sözde kendilerinin ondan daha akıllı, daha bilgili ve tecrübeli oldu-
                     ğunu herkese göstermek' istiyorlardı. Böylece kendileri gibi zayıf imanlı insanlara da

                     yol gösterip, onları da Peygamberimiz (sav)'in yoluna uymaktan alıkoyabileceklerini




           134
   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141