Page 153 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 153

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)




                 Doktor doktor dolaşıp, teknolojinin sunduğu son gelişmeleri takip ederek, sabırla bu

                 yöntemlerin her birini denemeye başlarlar. Müslüman da genç ve dinç kalmaya özen
                 gösterir. Allah’ın bunun için yarattığı her türlü bilimsel ve teknolojik imkanlardan
                 faydalanır. Ancak Müslümanın sağlık ve gençlik istemesindeki amacı Allah’ın rızasını

                 daha çok kazanabilmek ve Allah yolunda hizmet edebilmek için daha güçlü olabil-
                 mektir. Münafıklar ise bu nimetleri yalnızca dünyevi hırslarını karşılayabilmek için
                 isterler ve bu konuda adeta bir akıl hastası gibi saplantılıdırlar. Nimetleri verenin de,

                 alacak olanın da yalnızca Rabbimiz olduğunu düşünmedikleri için de sürekli olarak
                 tevekkülsüzlüğün getirdiği bir korku içinde yaşarlar.

                     Münafıkların bu dehşetli korkuları bir Kuran ayetinde, "İşte kalplerinde hastalık
                 olanları: "Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz"
                 diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün..." (Maide Suresi, 52) sözleriyle

                 anlatılmıştır.
                     Ayetteki "zamanın felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korku-

                 yoruz" ifadesiyle, münafıkların 'başlarına bir bela, hastalık, yaşlılık ya da ölüm gel-
                 mesinden duydukları amansız korku'ya işaret edilmiştir. Bahsi geçen 'felaket' kimi
                 zaman 'tedavi edilemeyen bir kanser, kimi zaman bir başka amansız hastalık ya da

                 çaresi olmayan bir başka sıkıntı' olabilir.
                     Ayetteki 'aleyhimize dönüp bize çarpması' ifadesi de münafıkların bu ruh halini
                 anlamak açısından çok önemlidir. Zira zamanın aleyhlerinde işleyerek dönüp dolaşıp

                 'başkalarına değil' sadece 'onlara' isabet eden bir felakete dönüşmesi mevzu bahistir.
                 Ve münafık da bundan dolayı büyük bir korku yaşamaktadır.
                     İşte münafık kurguladığı tüm bu felaket ihtimalleri nedeniyle içinde dehşet

                 dolu duygular yaşar. Hayatı boyunca bir yandan şeytanın ilham ettiği alçaklıkları ve
                 ahlaksızlıkları uygularken, aklının bir diğer yarısı da bu felaketlerden duyduğu kor-

                 kuyla baş etmeye çalışmak ile meşguldür. Ancak Allah'ın çok açık olan Adetullahı
                 gereği, bir münafığın şeytanla işbirliği yaparken mutlu olabilmesi, korkularını ye-
                 nebilmesi, huzur bulabilmesi elbette ki mümkün değildir. Yaşadıkları bu korku,

                 Allah'ın münafıklar için dünyada yarattığı manevi cehennemin bir parçasıdır. Ve sa-
                 mimi imana yönelmedikleri sürece de kalpleri asla huzur bulmayacaktır.

                     Yaşlılık da, ölüm de Allah'ın dünya hayatında yarattığı bir kanunudur. Bugüne
                 kadar hiç kimse hayatının sonuna kadar genç kalamamış, kimse yaşlanmasına
                 engel olamamıştır. Aynı şekilde dünya üzerinde tarih boyunca yaşamış hiçbir insan

                 ölümünü geciktirememiştir. Ölüm, her insana mutlaka bir gün isabet edecek ve mü-
                 nafık da Allah'ın takdir ettiği ecel zamanı geldiğinde, bu gerçeğe karşı koyamayacak-
                 tır.







                                                                                                             151
   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158