Page 148 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 148
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
ve anlayış' vermektedir. Dolayısıyla Allah korkusu çok zayıf olan münafık karakterli
insanlarda, bu önemli Müslüman özelliği yoktur. Akılları şaşırtıcı şekilde zayıftır.
Ama Allah'ın onlara bir tuzağı olarak, onlar bu durumdan habersizdirler. Aksine
kendilerini, çevrelerindeki bütün insanlardan daha akıllı sanırlar. Oysaki onların
kendilerinde gördükleri ve akıl zannettikleri şey, sadece 'zeka'dır.
İşte münafık elindeki bu sıradan zekasını ve bedenini kullanarak, dünya haya-
tından olabilecek en fazla menfaati elde edebilmeye çalışır. Allah'a, O'nun sonsuz
aklına ve gücüne inancı olmadığı için, tüm bunlara Allah'tan bağımsız olarak tek
başına ulaşacağını sanır. Bu yüzden de tek sahip olduğu şey olan bedenini çok kıy-
metli görür. Bedenini, Allah'ın yarattığı güzel bir nimet ve lütuf olduğu ya da onu
Allah yolunda onu en iyi şekilde kullanabilmek, sağlık sıhhat bulmak için değil;
müstakil olarak sahip olduğunu sandığı bir meta olarak gördüğü için önemser. Be-
denine ne kadar iyi bakabilir, onu ne kadar iyi süsleyebilirse, kendisini ne kadar
güzel, ne kadar farklı ve önemli bir insan gibi sunabilirse, karşısındaki insanları
o kadar derinden etkileyebileceğini düşünür. Bu şekilde küfrün gözüne girebilecek,
beğenilerini kazanabilecek, itibar elde edebilecek ve tüm bunların sonucunda da
hırsla arzuladığı dünyevi makamlara gelebilecektir. Bu yüzdendir ki Allah ayette,
"Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır" şeklinde
bildirmiştir.
Allah korkusu olmayan, ahirete inanmayan münafığa göre, ahlakını güzel-
leştirmeye çalışması ise hiçbir işine yaramayacak ve önemi olmayan bir konudur.
Münafık zaten 'güzel ahlakı' beğenen bir varlık değildir. İstediği yalnızca, şeytanın
ahlakını alabilmek, küfürde ve Müslümanlar arasında istediği gibi sinsice oyunları
oynayabileceği küfri taktikleri ve yöntemleri bilmek ve bunları uygulayabileceği
şeytani bir zekaya sahip olabilmektir. İşte bu nedenle de ahlak konusuyla hiçbir şe-
kilde ilgilenmez. Ama bedenine delice bir hırsla bağlıdır. Bedenini genç, dinç,
sağlıklı ve güçlü tutabilmek, münafığın hayattaki en önemli hedeflerinden ve en
özen gösterdiği konulardan biridir.
Elbette ki bir Müslüman da bedenini en güçlü, en sağlıklı ve en güzel görü-
necek şekilde muhafaza etmek için gerekeni yapar. Modern, kaliteli, bakımlı ve
güzel olmak Müslümanların da önem verdikleri güzelliklerdir. Ama münafığın
bu yöndeki tavrı, delice bir hırs şeklindedir. Ve amacı bedenini Allah yolunda,
Allah'ın razı olacağı hayırlı bir hayat için kullanmak değildir. Ahirete inançsızlı-
ğından, dünya hayatına olan gözü dönmüş bağlılığından ve bu dünyada sonsuza
kadar yaşamak istemesinden dolayı bedenini önemli görür. Ölümün, hastalıkların,
146