Page 150 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 150
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
MÜNAFIK KEND NE ÇOK DÜŞKÜNDÜR; SAHTEKARCA OYUNLARLA
SÜREKL KEND NE BAKTIRMAK VE BEDEN N YIPRANMAKTAN
KORUMAK STER
Önceki bölümlerde anlatıldığı gibi, sahip olduğu bedeni, münafığın dünya ha-
yatındaki en kıymetli varlığıdır. Dolayısıyla da ona gelecek, küçücük bir zarar bile
münafık için çok önemlidir. Kendince onu ne kadar sağlıklı, dinç, zinde, genç ve
güzel tutabilirse, çıkarlarını o kadar iyi koruyabilecektir. Bu nedenle de yaşlanmak-
tan, hastalanmaktan çok ciddi şekilde korkar. Elbette her insan sağlığını korumak
ve dinç kalmak için özen gösterir. Bu, Müslümanlar için aynı zamanda bir ibadettir.
Ancak münafığın bedenini koruma tutkusu Allah rızası için ve Allah yolunda en
güzel şekilde hizmet etmek amacıyla değil, dünyaya olan delice bağlılığından, aşağılık
tutkularından ve şeytani hırslarından kaynaklanmaktadır.
Ciltlerinde küçücük bir bozukluk, saçlarında en ufak bir kusur, yiyeceklerinde
en ufak bir eksiklik, uykularında azıcık bir aksaklık olsun istemezler. Sabahtan ak-
şama kadar internetten, kitaplardan 'Ne yer, ne içerlerse, daha uzun ve daha sağlıklı
yaşayabilirler?' 'Ne yaparsa cildinin kırışmasını önleyebilirler?' gibi soruların ce-
vaplarını araştırıp öğrenmeye çalışırlar. Tüm insanlarda rastlanabilen, sıradan ve basit
bir ağrıları ya da sıkıntıları olsa, hemen en iyi doktorlara gitmek isterler. Sürekli
olarak bedenlerini dinler ve en sağlıklı anlarında bile kendilerinde ilgilenilmesi ge-
reken bir sağlık sorunu bulurlar. Sıradan bir detayı müthiş büyütür ve ortalığı velveleye
verirler.
Müslüman da sağlıklı olmak için Allah’ın yarattığı tüm imkanlardan en güzel şe-
kilde faydalanır. Ancak dünyanın geçici olduğunu, bedeninin binbir türlü acizlikler
içinde olduğunu, her acizliğin ve hastalığın da hayırla yaratıldığını bilir. Sağlıklıyken
nasıl şükrediyor ve güzel ahlak gösteriyorsa, hastalandığında da, yaşlandığında da
sabreder, şükreder ve Allah’a yönelir. Münafıklar ise tüm yaptıklarını etkili kılacak,
sağlık ve sıhhati, güç ve kuvveti verecek olan tek gücün Rabbimiz olduğunu düşün-
mezler. Bu nedenle de kendilerine ne kadar özen ve titizlik gösterebilirlerse, o kadar
sağlıklı, dinç kalacaklarını ve o kadar da uzun yaşayabileceklerini sanırlar.
Tüm bu tavır bozuklukları, münafıkların dünyaya olan bağlılıklarını, imanlarının
ve tevekküllerinin zayıflığını, içten pazarlıklı, menfaatperest ve egoist karakterlerini
açıkça ortaya koymaktadır. Ancak elbette ki her konuda olduğu gibi, bu konuda da
münafıklar tüm bu söylem ve tavırları, bir planın küçük bir parçası olarak uygularlar.
Münafıklar, Müslümanların ne kadar vicdanlı, nezaketli ve ince düşünceli insanlar
olduğunu çok iyi bilmektedirler. Hasta, yorgun ya da güçsüz olduklarını söyledikle-
rinde, yardıma ihtiyaçları olduğunu dile getirdiklerinde, Müslümanların vicdani
148