Page 144 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 144

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI




                         Bir başka ayette ise Allah, münafıkların Kuran okunmasından ne kadar şiddetli
                     bir rahatsızlık duyduklarını şöyle bildirmiştir:

                         Ve onların kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, ku-
                         laklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kuran'da sadece Rabbini "bir ve tek" (İlah ola-
                         rak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler. (İsra Suresi,
                         46)

                         Münafıklar Allah'ın büyüklüğünü, O'ndan başka bir güç ve İlah olmadığını
                     duymaya dayanamazlar. Kuran'da bildirildiği gibi, bu gerçekleri asla dinlemek istemez

                     ve 'nefretten deliye dönmüş bir halde' büyük bir sıkıntıyla hemen o ortamdan
                     kaçarlar. Dini sohbetler yapılması münafığı çok kızdırır ve rahatsız eder. -Allah'ı

                     tenzih ederiz- münafık, huzursuzluğunu ve hoşnutsuzluğunu, oflayıp puflayarak,
                     ayaklarını sallamaya başlayarak ifade eder. Ancak elbette ki insanların bir sohbet or-
                     tamında ellerini oynatıp, ayaklarını sallamaları, havanın sıcaklığından, soğukluğundan

                     veya farklı sebeplerden dolayı derin nefes alıp vermek durumunda kalmaları ya da
                     yüzlerinin renginin değişmesi son derece doğaldır. Münafığın, Allah anıldığında

                     ortaya çıkan bu vücut tepkileri ve yaptığı bunlara benzer hareketlerin sebebi ise, pek
                     çok insanda görülebilen bu doğal tavırlardan çok farklıdır. Münafık tüm bunları,
                     Allah'ın anılmasından duyduğu dayanılmaz azap ve sıkıntı nedeniyle yapar. Adeta

                     tüm bedeni kasılır, ruhu müthiş daralır. İçinde gizlediği şeytani hastalık, Allah anıl-
                     dığında yaşadığı bu derin huzursuzlukla ve vücudunun verdiği şeytani tepkilerle he-
                     men ortaya çıkar.

                         Açıktır ki, insan en çok kimi seviyor, en çok kimi düşünüyor, en çok kime
                     yakın olmak istiyorsa, kalbinde olduğu gibi, dilinde de hep o olur. Müslümanların
                     dünyada en sevdikleri varlık Rabbimiz olduğu; ve her an her işlerinde Allah'a sığınıp

                     O'ndan yardım dileyip O'nun rızasını kazanmaya çalıştıkları için, dillerinde de her
                     zaman Rabbimiz'in güzel isimleri vardır.

                         Münafıklar da, kalpleri hep şeytanla beraber olduğundan, gün boyunca dille-
                     rinde de hep şeytani fikirler, Kuran dışı mantıklar, küfri konuşmalar, olumsuz,
                     çirkin sözler, münasebetsizlikler, huysuzluklar vardır.

                         Şeytan Müslümanlar arasında huzursuzluk, fitne, kargaşa çıkarmak, onları rahatsız
                     etmek için münafıkları bu şekilde kullanmakta, onların ağzından kendi felsefesini

                     dile getirtmektedir. Ancak bu tümüyle münafığın aleyhine dönmekte ve bundan
                     zarar gören sadece münafığın kendisi olmaktadır. Negatif ve şeytani dünyasının, ka-
                     ranlık zihninin ürettiği kirli düşünceler, sadece onu huzursuz etmektedir. Müslü-

                     manlarla birlikte hem manen hem de zahiri nimetleriyle cennet gibi bir ortamda
                     olduğu halde, münafık Allah'tan uzak yaşamasının bir karşılığı olarak, cehennem
                     hayatındaymış gibi, acı içinde, mutsuz bir hayat yaşar.





           142
   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149