Page 142 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 142

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI




                    Dolayısıyla, 'Allah'ı çok zikretmenin Müslümanların önemli bir vasfı', 'Allah'ı an-
                    maktan kaçınmanın da münafıkların çok belirgin bir özelliği' olduğundan haber-

                    dardırlar. Normalde bu bilgiye sahip bir münafığın, kendisini deşifre etmemek, Müs-
                    lümanları, kendisinin de onlar gibi 'samimi bir mümin' olduğuna inandırabilmek

                    için, Allah'ı anması, ayetlerden bahsetmesi beklenebilir. Ancak Allah'ın bir mucizesi
                    olarak münafıklar bu güzel ibadeti taklidi olarak bile yapamazlar. Allah münafıkların
                    bu konuda basiretlerini bağlamış, dillerini mühürlemiştir. Samimi bir Müslümanın

                    dünyada herkesten ve her şeyden daha çok sevdiği Yüce Rabbimiz'i coşkuyla anması
                    ile, münafığın isteksizce ve gönülsüzce imani sohbetlerden kaçmaya çalışması arasında

                    büyük bir zıtlık vardır.
                         Münafıklar günlük hayatlarında kendi istek duydukları, menfaatlerine uygun
                    olan her konuya saatlerce vakit ayırırlar. Fiziksel açıdan da, nefsen de, hoşlarına giden

                    her türlü faaliyete katılmaya dünden hazırdırlar. Spor yapmak, müzik dinlemek, film
                    izlemek, dışarda gezip dolaşmak, kuaförlerde saç bakımı yaptırmak, maç izlemek,

                    sosyal medyada uzun uzun vakit geçirmek, kendileriyle ilgili paylaşımlar yapmak
                    gibi aktiviteler onlara çok iç açıcı gelir. Bunların her birine herkesten önce, büyük
                    bir heves ve coşkuyla koşarak giderler.

                         Münafık 'ne giyeceği, saçını nasıl yapacağı, ne yiyeceği, ne tür alışverişler ya-
                    pacağıyla ilgili konularda' saatlerce hata gün boyu hiç sıkılmadan muhabbet eder.
                    Bunlardan bahsederken münafığın içi müthiş ferahlar.

                         Elbetteki bunlar her insanın gün içinde yapabileceği son derece makul ve meşru
                    faaliyetlerdir. Ancak münafıklar sadece bu konular söz konusu olduğunda aktif ve
                    şevklidirler. Müslümanlarla birlikte hayırlı bir sohbet için bir araya gelmeleri söz

                    konusu olduğunda, içlerini sıkıntı kaplar. Şevksiz, donuk ve heyecanlarını kaybetmiş
                    haldedirler. Özellikle de Allah'ın anıldığı, imani sohbetlerin yapıldığı ortamlarda bu-

                    lunmayı hiçbir şekilde istemezler. Allah'ın büyüklüğünü, kaderin mükemmelliğini,
                    vicdanı kullanmanın, güzel ahlakın, Müslümanların birbirlerini sevip saymalarının,
                    samimi dost olmalarının önemi gibi konuların konuşulduğu her yer, münafığın müthiş

                    bunalmasına ve sıkıntıya kapılmasına neden olur.
                         Münafıkların Allah'ı anmak ve Rabbimiz'in anıldığı ortamlarda bulunmak iste-

                    memelerinin sebebi ise, kalplerinde Allah sevgisi yerine, şeytana karşı bir muhabbet
                    ve hayranlık duymalarıdır. Allah'ı değil, şeytanı dost edinmişlerdir. Dolayısıyla da
                    Allah'ın istediklerini değil, şeytanın istediklerini yerine getirmektedirler. Bu yüzden

                    de Allah anıldığı, Kuran ayetleri okunduğu zaman münafıklar içten içe büyük bir
                    öfkeye kapılırlar. Okunan her bir Kuran ayetiyle, Müslüman ahlakına tamamen zıt

                    olan kendi münafık ruhlarının açığa çıkıp deşifre olacağını düşündükleri için, akıl al-
                    maz bir kin ve öfke duyarlar. Allah'ın Kuran'da münafıkların teşhisini mükemmel




           140
   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147