Page 101 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 101
İKİNCİ MAKALE 103
Sekizinci Mes'ele
Maânî-i beyaniyenin aşılaması ve telkîhi ve manaların
becayiş ve inkılabları Kelimenin mana-yı hakikîsi, ya garaz veyahut
mana-yı muallakadan birisini teşerrüb ve içine cezb etmektir. Zira
içine girdiği vakit sahib-ül beyt olan Hakikata ve Esasa dönüyor. Ve
asıl Lafzın sahibi olan mana ise bir suret-i hayatiyeye dönüyor. Ona
meded verir. Ve müstetbeattan istimdad eder. Bu Sırdandır ki
Kelime-i Vâhidenin maânî-i müteaddidesi oluyor. Ve becayiş ve
telkîhat bundan çıkar. Bu noktadan gaflet eden, büyük bir Belâgatı
kaybeder...
İ ş a r e t : Bir şey merkeb ve binilmiş ise ٰلٰع Lafzına
َ
müstehak olduğu gibi, zarf gibi içine aldığından ف Lafzını ister.
ِرحبْلا ِ ف ى رجت gibi. Hem de bir şey âlet olduğundan ءاب
َ
ْ
ْ َ
َ
Lafzını ister.
ِ
َّ
ملسلاب حْطسلا ت دعس gibi. Ve mekân ve merkeb olduğundan ف
ِ
ه َ َّ ُ ْ َ َ
ِ
َ
ve ٰلٰع Lafızlarını dahi ister. Hem de gaye olduğundan لا ve
َ
تّح Lafızlarını ister. İllet ve zarf olduğundan ملا ve ف
َ
ْ
ٰ َ
ِ
ٍ
Lafızlarını dahi ister. رقت سمل ى رجت سمَّشلا و gibi. İşte
َ َ
َ
َ
ّ ْ ُ ْ ُ ْ
sermeşk; sen de kıyas edebilirsen et!..