Page 96 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 96

98                                                                                                    MUHÂKEMAT



           eder.  Sonra  o  buhar  halindeki  mana  bir  kısmı  tekasüf  etmekle
           temayülat  ve  tasavvuratın  bir  kısmı  muallak  kalıp  bir  kısım  dahi
           takattur  ettiğinden  Akıl  ona  rağbet  gösterir.  Sonra  mayi  halindeki
           kısımdan bir kısım tasallüb ve tahassül ettiğinden, Akıl onu Kelâm
           içine alıyor. Sonra o mütesallibden bir resm-i mahsus ile temessül ve
           tecelli ettiğinden, Akıl onun kametine göre bir Kelâm-ı Mahsus ile
           onu  gösterir.  Demek  müteşahhıs  olanı,  Kelâmın  suret-i  mahsusası

           içine alıyor. Ve tasallüb etmeyeni fehvanın eline verir. Ve tahassül
           etmeyeni  işaret  ve  keyfiyet-i  kelâma  yükler.  Ve  takattur  etmeyeni
           Kelâmın müstetbeatına havale eder. Ve tabahhur etmeyeni üslûbun
           ihtizazatına  ve  Kelâm  ile  refakat  eden  mütekellimin  etvarıyla
           rabteder.

                  İşte  bu  silsilenin  borularından  ismin  müsemması  ve  fiilin
           manası ve harfin medlûlü ve nazmın mazrufu ve heyetin mefhumu
           ve keyfiyatın mermuzu ve müstetbeatın müşarünileyhleri ve hitabı
           teşyi'  eden  etvarın  muharrikleri,  hem  de  "Dâllün  bil-ibare"nin
           maksudu  ve  "Dâllün  bil-işaret"in  medlûlü  ve  "Dâllün  bil-
           fehva"nın  mefhum-u  kıyasîsi  ve  "Dâllün  bil-iktiza"nın  mana-yı
           zarurîsi  ve  daha  başka  mefahim  umumen  bu  silsilenin  birer
           tabakasından in'ikad eder ve şu madenden çıkar.

                  Eğer  seyretmek  istersen  kendi  Vicdanına  bak,  şu  meratibi
           göreceksin. Şöyle: Senin mahbubun vakta gözünüzün penceresinden
           şua  ve  berk-i hüsnünü   Vicdanınıza   ilka   ederse,  o  Aşk   denilen


                    ِ
            ةدقومْل ا را   ن birden    yandırmaya   başladığından,   hissiyat   iltihaba
             َ َ
                      َ
                ُ
           başlamakla, âmâl ve müyulat dahi heyecana gelip birden o âmâller
           üst kattaki hayalin tabanını deler. İmdad istediklerinden o hazinet-ül
           hayalde safbeste-i hareket ve mahbubun
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101