Page 98 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 98

100                                                                                                  MUHÂKEMAT


           mehasinine  işaret  ve  istiğnasına  remz  ve  teellüm-ü  firaka  îma  ve
           şevke  tasrih  ve  taleb-i  visale  telvih  ve  terahhumunu  celbeden
           hüsnüne  tansis  etmekle  beraber  hissiyatını  tahrik  eden  heyet-i
           etvarıyla çok hayalât-ı rakikayı göstermişlerdir.

                  İ ş a r e t : Nasıl bir hükûmetin intizamında, her memura
           istidadı  nisbetinde,  vazife  derecesinde,  hizmet  miktarınca  ücret
           vermek lâzımdır. Öyle de, böyle meratib-i mütefaviteden ihtilat eden

           manalar  ise,  garaz-ı  küllî  olan  mesûk-u  lehül-kelâmın  merkezine
           kurbiyet nisbetinde ve maksuda hizmet derecesinde herbirine İnayet
           ve  ihtimamda  hisse  ve  nasiblerini  taksim-i  âdil  ile  tefrik  etmek
           gerektir. Tâ ki, o muadeletle İntizam ve o İntizamdan Tenasüb ve o
           Tenasübden Hüsn-ü Vifak ve o Hüsn-ü Vifaktan Hüsn-ü Muaşeret
           ve  o  Hüsn-ü  Muaşeretten  Kelâmın  Kemaline  bir  Mizan-üt  Ta'dil
           çıkabilsin.  Yoksa  vazifesi  hizmetkârlık  ve  tabiatı  çocukluk
           olanlar,  büyük  rütbeye  girmekle  tekebbür  eder.  Tekebbür
           etmekle  tenasübünü  bozup  muaşereti  teşviş  eder.  Demek
           kuyudat-ı kelâmın istidadlarını nazara almak gerektir. Evet herşeyi
           istidadı  nisbetinde  terfi'  etmek  lâzımdır.  Zira  görünüyor  ki  göz,
           burun  gibi  bir  a'za  ne  kadar  güzel  olursa,  hattâ  altundan  olursa,
           haddinden büyük olduğu halde sureti çirkin eder.

                  T  e  n  b  i  h  :  Nasıl  bazan  en  küçük  bir  nefer  bir  hizmete
           meselâ düşman ordusuna keşf-i râze gider, müşir gidemez veyahut

           bir küçük Talebe yaptığı işi büyük bir Âlim yapamaz. Çünki büyük
           adam her şeyde büyük olmak lâzım gelmez. Herkes kendi san'atında
           büyüktür.  Kezalik  o  maânî-i mütezahime  içinde  bazan  bir  küçük
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103