Page 111 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 111
MU’CİZAT-I AHMEDİYYE 113
bütün kuvvetleriyle çalıştıklarını ve sıhhatlerine pek çok dikkat
ettiklerini, Tarih ve Siyer şehadet ediyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm'a aid en küçük bir Hareketi, bir Sîreti, bir Hali ihmal
etmemişler. Ve etmediklerini ve kaydettiklerini, Kütüb-ü Ehadîsiye
şehadet ediyor. Hem Asr-ı Saadette, Mu’cizatı ve Medar-ı Ahkâm
Ehadîsi, Kitabetle çoklar kaydedib yazdılar. Hususan Abadile-i Seb'a,
Kitabetle kaydettiler. Hususan Tercüman-ül Kur'an olan Abdullah
İbn-i Abbas ve Abdullah İbn-i Amr İbn-il Âs, bahusus otuz-kırk sene
sonra, Tâbiînin binler Muhakkikleri, Ehadîsi ve Mu’cizatı yazı ile
kaydettiler. Daha ondan sonra, başta dört İmam-ı Müctehid ve binler
Muhakkik Muhaddisler naklettiler; yazı ile muhafaza ettiler. Daha
Hicretten ikiyüz sene sonra başta Buharî, Müslim, Kütüb-ü Sitte-i
Makbule Vazife-i Hıfzı omuzlarına aldılar. İbn-i Cevzî gibi şiddetli
binler münekkidler çıkıp; bazı mülhidlerin veya fikirsiz veya hıfızsız
veya nâdânların karıştırdıkları mevzu Ehadîsi tefrik ettiler,
gösterdiler. Sonra Ehl-i Keşfin tasdikiyle; yetmiş defa Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm temessül edib, yakaza halinde Onun Sohbetiyle
müşerref olan Celaleddin-i Süyutî gibi Allâmeler ve Muhakkikler,
Ehadîs-i Sahihanın Elmaslarını, sair sözlerden ve mevzuattan tefrik
ettiler. İşte bahsedeceğimiz hâdiseler, Mu’cizeler böyle elden ele -
kuvvetli, emin, müteaddid ve çok, belki hadsiz ellerden- sağlam olarak
bize gelmiş.
ِ
ر ٯ َ ِّ ِلضف نم ا ِ ِ ٍ ٰ دمحْل َا
للّ َذه
ْ َ
ُ ْ َ
ْ
İşte buna binaen; "Bu zamana kadar uzun mesafeden gelen şu
zamandan tâ o zamana kadar bu hâdiseleri nasıl bileceğiz ki karışmamış ve
safidir" hâtıra gelmemelidir.
Berekete dair Mu’cizat-ı Kat'iyyenin b i r i n c i m i s a l i :
Başta Buharî ve Müslim, Kütüb-ü Sitte-i Sahiha müttefikan haber
veriyorlar ki; Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Hazret-i Zeyneb ile
tezevvücü velîmesinde, Hazret-i Enes'in vâlidesi Ümm-ü Süleym, bir-iki
avuç hurmayı yağ ile kavurarak bir kaba koyup Hazret-i Enes'le Peygamber
Aleyhissalâtü Vesselâm'a gönderdi. Enes'e Ferman etti ki: "Filan, filanı
çağır. Hem kime tesadüf etsen davet et." Enes de kime rast geldiyse
çağırdı. Üçyüz kadar Sahabe gelip, Suffe ve Hücre-i Saadeti doldurdular.
Ferman etti: ةرشع ةر ش ع اوقىلحت Yani: "Onar onar halka olunuz!" Sonra
ُ َ َ
ا َ َ َ
َ َ ا َ
mübarek Elini o az taam üzerine koydu, Dua etti, buyurun dedi. Bütün o
üçyüz adam yediler, tok olup kalktılar. Enes'e Ferman etmiş: "Kaldır!"
Enes demiş ki: "Bilmedim, taam kabını koyduğum