Page 115 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 115
MU’CİZAT-I AHMEDİYYE 117
Berekete, gözün ile görmüş gibi inanmıyorsun? Evet buna karşı şeytan dahi
bahane bulamaz.
O n ü ç ü n c ü M i s a l : Ebu Davud ve Ahmed İbn-i Hanbel ve
İmam-ı Beyhakî gibi Sadûk İmamlar, Dükeyn-ül Ahmesî İbn-i Said-il
Müzenî'den, hem altı Kardeş ile beraber sohbete müşerref ve Sahabelerden
olan Nu'man İbn-i Mukarrin-il Ahmesiyy-il Müzenî'den, hem Cerir'den
naklederek, müteaddid tarîklerle Hazret-i Ömer İbn-il Hattab'dan
naklediyorlar ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Ömer'e
emretti: "Ahmesî Kabilesinden gelen dört yüz atlıya yolculuk için zâd ü
zahîre ver!" Hazret-i Ömer dedi: "Yâ Resulallah! Mevcud zahîre, birkaç
sa'dır. Kümesi, oturmuş bir deve yavrusu kadardır." Ferman etti: "Git ver!"
O da gitti, yarım yük hurmadan, dört yüz süvariye kifayet derecesinde zâd
ü zahîre verdi. Ve dedi: Hiç noksan olmamış gibi eski halinde kaldı.
İşte şu Mu’cize-i Bereket, dört yüz adamla ve bahusus Hazret-i
Ömer ile münasebetdar bir surette vukua gelmiştir. Rivayetlerin arkasında
bunlar var. Bunların sükûtu, tasdiktir. İki-üç haber-i vâhid deyip geçme!
Böyle hâdiseler haber-i vâhid dahi olsa, tevatür-ü manevî hükmünde kanaat
verir.
O n d ö r d ü n c ü M i s a l : Başta Buharî ve Müslim, Kütüb-ü
Sahiha haber veriyorlar ki: Hazret-i Câbir'in pederi vefat eder; borcu çok,
ziyade medyun. Borç sahibleri de yahudiler. Câbir, pederinin asıl malını
guremaya verdi, kabul etmediler. Halbuki bağındaki meyveleri, kaç senede
deynine kâfi gelmeyecek. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Ferman
etti: "Bağın meyvelerini koparınız, harman ediniz!" Öyle yaptılar. Resul-i
Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm harman içinde gezdi, Dua etti. Sonra Câbir
harmandan pederinin bütün guremasının borçlarını verdikten sonra, yine
bir senede bağdan gelen mahsulât kadar harmanda kaldı. Bir Rivayette,
bütün guremaya verdiği kadar kaldı. O hâdiseden borç sahibleri olan
yahudiler, çok taaccüb edib hayrette kaldılar.
İşte şu Mu’cize-i Bahire-i Bereket, yalnız Hazret-i Câbir gibi birkaç
Râvilerin haberi değil, belki manevî tevatür hükmünde, o hâdise ile
münasebetdar, hadd-i tevatür derecesinde çok adamları temsil ederek
rivayet etmişler.
Onbeşinci Misal: Başta Tirmizî ve İmam-ı Beyhakî gibi
Muhakkikler, Hazret-i Ebu Hüreyre'den Nakl-i Sahih ile beraber haber
veriyorlar ki: Ebu Hüreyre demiş ki: Bir gazvede -başka bir Rivayette
Gazve-i Tebük'te- ordu aç kaldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm