Page 118 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 118

120                                                                                                              MEKTUBÂT


          giriftar oluyorlardı. İşte bu Hikmete binaen, Mu’cizat-ı Bahire-i Ahmediye
          Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mühimleri, taam ve su hususunda tezahür etmiş.
          Bu  Hârikalar  Dava-yı  Nübüvvete  Delil  ve  Mu’cize  olmaktan  ziyade,
          ihtiyaca  binaen  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'a  bir  İkram-ı
          İlahî,  bir  İhsan-ı  Rabbanî,  bir  Ziyafet-i  Rahmaniye  hükmündedir.
          Çünki  o Mu’cizatı görenler, Nübüvveti tasdik etmişler. Fakat Mu’cize
          zuhur ettikçe, Îman ziyadeleşir,   ٍرون   ٰ ڌ   ع رون olur.
                                               َ ٌ ُ
                                           ُ

                 SEKİZİNCİ  İŞARET:  Su  hususunda  tezahür  eden  bir  kısım
          Mu’cizatı beyan eder.

                 M  u  k  a  d  d  i  m  e:  Malûmdur  ki  Cemaatler  içinde  vuku  bulan
          hâdiseler âhâdî bir surette nakledilse, tekzib edilmediği vakit, doğruluğunu
          gösterir. Çünki insanın fıtratında yalana yalandır demeye cibillî bir meyil
          vardır. Hususan her kavimden ziyade yalana karşı sükût etmez Sahabeler
          olsa;  hususan  hâdiseler,  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'a  taalluk
          etse  ve  bilhassa  nakleden,  Meşahir-i  Sahabeden  olsa;  elbette  o  Haber-i
          Vâhid sahibi, o hâdiseyi gören Cemaatı temsil eder hükmünde rivayet eder.
          Halbuki  şimdi  bahsedeceğimiz  Mu’cizat-ı  Mâiyeyi,  herbir  misali  çok
          tarîklerle, çok Sahabelerin ellerinden, binler Tâbiînin Muhakkikleri el atıp
          almışlar; sağlam olarak ikinci asır Müctehidlerinin ellerine vermişler. Onlar
          da, kemal-i ciddiyetle ve hürmetle el atıp, kabul edib, arkalarındaki asrın
          Muhakkiklerinin  ellerine  vermişler.  Her  tabaka,  binler  kuvvetli  ellerden
          geçip, gele gele tâ asrımıza gelmiş. Hem Asr-ı Saadette yazılan Kütüb-ü
          Ehadîsiye sağlam olarak devredilip, tâ Buharî ve Müslim gibi İlm-i Hadîsin
          dâhî  İmamlarının  eline  geçmiş.  Onlar  da,  Kemal-i  Tahkik  ile  meratibini
          tefrik  ederek,  sıhhati  şübhesiz  olanları  cem'ederek  bize  Ders  vermişler,
          takdim etmişler.
                                     اٛ   ث   اٛخ    للّا م   ه ازج
                                    ا
                                         ا   َك
                                          ْ  ُ ٍ َ  ُ ُ  َ َ
                 İşte   Resul-i   Ekrem   Aleyhissalâtü   Vesselâm'ın   Mübarek
          Parmaklarından  suyun  akması  ve  pek  çok  adama  içirmesi  mütevatirdir.
          Öyle bir Cemaat nakletmiş ki, yalana ittifakları muhaldir. Şu Mu’cize gayet
          kat'îdir. Hem üç defa, üç Mecma-ı Azîmde tekerrür etmiş. Başta Buharî,
          Müslim, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Şuayb, İmam-ı Katade gibi pek çok Ehl-i
          Sahih  bir  Cemaat,  Sahabelerden,  başta  Hâdim-i  Nebevî  Hazret-i  Enes,
          Hazret-i  Câbir,  Hazret-i  İbn-i  Mes'ud  gibi  meşahir-i  Sahabenin
          Cemaatinden,  Parmaklarından  suyun  kesretle  akması  ve  orduya  içirmesi
          Nakl-i Sahih-i Kat'î ile beyan edilmiştir. Bu nevi Mu’cize-i Mâiyeden, pek
          çok misallerinden dokuz misali beyan edeceğiz.
   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123