Page 121 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 121

MU’CİZAT-I  AHMEDİYYE                                                                                  123


           getirdik. Kovanın içine mübarek Ağzının Suyunu bıraktı ve Dua etti, sonra
           o kovayı kuyuya döktü. Birden kuyu coştu ve kaynadı; ağzına kadar doldu.
           Bütün  ordu,  kendileri  ve  hayvanatı  doyuncaya  kadar  içtiler,  kablarını  da
           doldurdular.

                  A l t ı n c ı   M i s a l : Yine Müslim ve İbn-i Cerir-i Taberî gibi
           Hadîsin  dâhî  İmamları  başta  olarak,  Kütüb-ü  Sahiha  Nakl-i  Sahih  ile
           meşhur Ebî Katade'den haber veriyorlar ki: Ebî Katade diyor: Mûte gazve-i
           meşhuresinde, reislerin şehadetleri üzerine imdada gidiyorduk. Bende bir
           kırba  vardı.  Resul-i Ekrem  Aleyhissalâtü   Vesselâm   bana   ferman   etti:

                                                   ِ
             مي     ٌا   ع   ظ  َ َ    بن ا   ه   َل نو   ُكيسف    ك    َ َ    تئضيم     َ ڌ      ع  ْ ظفحا Yani:  "Kırbanı   sakla,   onun
                                                َ
                                            َ ى
                        ُ َ َ
           ٌ
                                   َ َ َ
                                                  ْ
                            َ َ
           büyük  işi  var."  Sonra  susuzluk  başladı.  Yetmişiki  kişi  idik,  -Taberî'nin
           nakline  göre,  üçyüz  idik-  susuz  kaldık.  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü
           Vesselâm  dedi:  "Kırbanı  getir."  Ben  getirdim.  O  da  aldı,  ağzını  Ağzına
           getirdi, içine nefes etti etmedi bilmem; sonra yetmişiki kişi geldiler, içtiler,
           kablarını doldurdular. Sonra ben aldım, verdiğim gibi kalmıştı.

                  İşte şu Mu’cize-i Bahire-i Ahmediyeyi (A.S.M.) gör,
                                              ِ
                   ِ
                         ِ
                                   ِ ِ
                     مْلا     تارَط َ َ    ق د   دعب   ِ ِ   ٰ ڌع و ه   يَلع مل ِ  َ ْ ِّ      س    و ِلص    مه ُ    ٍللَا de.
                      ٰٓ
                    ا

                   ء
                                       هلٰا
                                                        َ ِّ
                                                              ى
                     َ
                                 َ َ
                                                ْ َ
                                          َ َ
                                                            َ
                  Y e d i n c i   M i s a l : Başta Buharî ve Müslim olarak Kütüb-ü
           Sahiha, Hazret-i İmran İbn-i Husayn'dan haber veriyorlar ki: İmran der: Bir
           Seferde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü  Vesselâm ile beraber susuz kaldık.
           Bana  ve  Ali'ye  Ferman  etti  ki:  "Filan  mevkide  bir  kadın,  iki  kırba  suyu
           hayvana  yükletmiş  gidiyor;  alıp  buraya  getiriniz."  Ben  ve  Ali  beraber
           gittik, aynı yerde kadını, su yükü ile bulduk, getirdik. Sonra emretti: "Bir
           kaba  bir  parça  su  boşaltınız."  Boşalttık.  Bereketle  Dua  etti.  Sonra  yine
           suyu, o hayvandaki kırbaya koyduk. Ferman etti ki: "Herkes gelsin, kabını
           doldursun." Bütün kafile geldi, kablarını doldurdular, içtiler. Sonra Ferman
           etti:  "Kadına  birşeyler  toplayınız."  Kadının  eteğini  doldurdular.  İmran
           diyor  ki:  Ben  tahayyül  ediyordum  ki,  gittikçe  iki  kırba  doluyor,  daha
           ziyadeleşiyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o kadına Ferman etti
           ki:
                                                   ِ
                                                               ِ
                     ا   ني   قس    للّا  ى ٍ  ِ  َ ٰ  اائ     و   ل   ك   ن      يش   ِ ِ    ٰٓ ام     ئ   ك   نم ذ   خ   ْان  َ ۊ  اناف    ٵ    َ ْ    ِ   ا   هذ
                                                         َ ُ ْ
                                                              ى َ
                                         َ
                        ٰ َ
                                        ْ
                                                  ْ َ
                           َ َ
                                                           ْ
           Yani:  Senin  suyundan  almadık,  belki  Cenab-ı  Hak  bize  Hazinesinden  su
           içirdi.
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126