Page 189 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 189

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 191

                  (Doktor İbrahim'in fıkrasıdır)

                  Efendim!

                  Nuranî ve ziyadar Cadde-i Kübra-yı Maneviyede seyr ü seyahat
           eden umum Âhiret Kardeşlerimle her hafta görüşüyor ve âramsız tulû'
           eden  Risale-i  Nur  Eczaları  gibi,  Feyiz  ve  Marifet  güneşlerinin
           haberlerini  işittikçe;  Ruhum  güller  gibi  açılıyor,  hubur  ve  ibtihaca
           müstağrak oluyor. Ve istidadım nisbetinde bir-iki mes'elecik öğrenmeye
           sa'y  ediyor  isem  de,  bu  Envâr-ı  Bahr-ı  Muhitten  Kardeşlerimin
           Ruhlarına  in'ikas  eden  mesailden  bahis  arîzaları  tahrir  ve  takdim
           ettiklerini  gördükçe,  adem-i  muvaffakıyetimden  mütevellid  esef  ve
           kederim  hasebiyle  cehlimden  el-eman  çekiyorum.  "Ümmilik  ne  güç
           imiş"  diye  Ruhum  ağlıyor.  Mu'terifane,  "İbrahim,  müstehaksın"
           diyorum. Nihayet yine ümidimi Rabbimden kesmeyerek diyorum: "Bir
           müessesenin başmüdürü, muavini, kâtibi, müvezzii, tahsildari, hademesi
           olur. Fakir kısmen müvezzilik, kısmen hademelik sıfatıyla bulunsam ne
           zararı var?" deyip müteselli oluyorum.
                                                                    İ b r a h i m
                                           * * *

                  (Osman Nuri'nin fıkrasıdır)

                         KUR´ÂN-I AZÎM

                         Bir Kelimeni, milyonlar defa tekrar okusam
                         İlk başladığım lezzeti, daima duyarım.

                         Sen İslâm ocaklarının sönmez bir Lem'asısın
                         Sen o misilsiz Zâtın, emsalsiz Kelâmısın
                         Rabbin en Sevgili Resulüne kısmet olan
                         Değerli binbir çeşit isbatlı Kelâmısın.

                         Hangi Kitab var ki, asırlarca böyle hürmetle okunsun
                         Nasıl bir nankör var ki, gelsin Sana dokunsun
                         Hâşâ, Sana inanmayanlar kâfirse bile
                         Gelsin onun Dellâlının yanına otursun.

                         O Dellâldan alınca Ders-i İlhamı
                         Lanetler eder, inkâr ettiğine Kur´ân'ı
                         İlmin en derin Hocası, bürhanı
                         Zelil eder, karşısında Seni tanımayanı.
   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194