Page 314 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 314
316 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
O manevî esbabdan biri şudur ki: Cinnî şeytandan ders alan
insan şeytanları, dünyevî meşgaleleri ile seni bir çember içine alıp,
Nurlara Hizmetini tahdid etmek için, sezdirmeyerek perde altında
çalışmışlar.
Hem o havalide sâbıkan, müdhiş ameliyat ve icraat olduğundan,
o muhitte bir ürkeklik hasıl olup, senin Kalbindeki gayet kuvvetli bir
Metanet olmasaydı, o Nurlar orada hiç ışıklandırmayacaktı. Fakat orada
az Hizmet de çoktur, kıymetdardır.
Sâniyen: (Bu kısım Mektubat'ın 328-329'uncu sahifelerinde
bulunan (Sâniyen) kısmının sonuna ektir.)
ِ
ِ
ي ۪ َ ا ْل اع َل م ب ر Tabirinden sonra ر ْا َلا و ت اوم سلا بر Zikri,
ض
َ
َ
َّ َ ٰ
ُّ َ
َ ُّ
ْ
icmalden tafsile geçmektir. Nasılki "Memleket-i İslâmiye Hâkimi"
tabirinden sonra; "Anadolu, Asya ve Afrika Hâkimi" tabiri Haşmet-i
Saltanatı mufassalan gösterir.
Öyle de Rububiyet-i Mutlakadan sonra, Haşmet-i Rububiyeti
mufassalan gösterir. Her ne ise, şimdilik sualine tam cevab
veremiyorum. Ona bedel Kur´ân İ’cazına aid iki küçük nükteyi
söyleyeceğim.
Sen şu iki nükteyi Ondokuzuncu Mektub'un beşinci cüz'ünün
Onsekizinci İşaretinin Birinci Nüktesinin âhirine Haşiye olarak ilâve
ediniz.
İşte Birinci Nükte: (Mektubat'ın 184'üncü sahifesindeki Haşiye
2'dir, şu kısım ona ektir.)
Şu üç Hakikata mukabil gelecek hangi Hakikat var? Kimin
haddine düşmüş ki, bunları taklid etsin. Evet nasılki bu tarz-ı ifade sun'î
olamaz, öyle de taklid edilmez. Evet kimin haddine düşmüş ki, hadsiz
derece haddinden tecavüz edip, Hâlık-ı Kâinat'ı bu surette konuştursun.
İkinci Nükte: Kur´ân-ı Hakîm'in umum sahifeleri âhirinde
Âyetler tamam oluyor, güzel bir kafiye ile nihayetleri hitam bulması,
hem Lafzullah yaprağın iki sahifesinde veya karşı karşıya iki
sahifesinde veya yakın sahifelerde ekseriya ya muvafakat-ı adediye
veya münasebet-i adediye bulunması, bir Emare-i İ’cazdır. Ve bunun
Sırrı şudur ki: Âyâtın en büyüğü olan "Müdayene" Âyeti, sahifeleri için