Page 387 - Risale-i Nur - Sözler
P. 387
YİRMİBEŞİNCİ SÖZ 389
Vahye mazhar Resullerden başka kimseye açılmayan ve kendi başıyla ona
girmeye kimsenin haddi olmayan Âlem-i Gayb, kendi yanlarında hazır,
açık tahayyül edip ondan malûmat alarak yazıyorlar hülyasında
bulunuyorlar. Böyle, haddinden hadsiz tecavüz etmiş mağrur hodfüruşların
tekzibleri, Sana fütur vermesin. Zira az bir zamanda Senin Hakikatlerin
onların hülyalarını zîr ü zeber edecek.
ْ ن ن
ن يك َ ه َ م َ ا َ ْل َ م ۪ َ د و َ ن ن ن َاو ن َ ي َ ن َ َ ك َ ف َ ر َ ۪ ذَّلا َد ا َ ف ْ ً َ َ ي ك َ نو َ دي َ ي َ ۪ر َم ا Veyahut: Fıtratları bozulmuş,
vicdanları çürümüş şarlatan münafıklar, dessas zındıklar gibi ellerine
geçmeyen Hidayetten halkları aldatıp çevirmek, hile edip döndürmek mi
istiyorlar ki, sana karşı kâh kâhin, kâh mecnun, kâh sahir deyip, kendileri
dahi inanmadıkları halde başkalarını inandırmak mı istiyorlar? Böyle
hilebaz şarlatanları İnsan sayıp desiselerinden, inkârlarından müteessir
olarak fütur getirme. Belki daha ziyade gayret et. Çünki onlar kendi
nefislerine hile ederler, kendilerine zarar ederler ve onların fenalıkta
muvaffakıyetleri muvakkattır ve istidracdır, bir mekr-i İlahîdir.
َ نونكِريََامعَ ِ َ لِلّ اَناحبس َ ِ َ لِلّا َ ي َ ن َ غَه َ ىل ِ َ اَمه ل ْ ن َ ا َ م َ
ه
ْ
ه
ْ ن َّ
ٌ ْ
ْ ن
Veyahut: Hâlık-ı hayr ve hâlık-ı şer namıyla ayrı ayrı iki ilah tevehhüm
eden mecusiler gibi ve ayrı ayrı esbaba bir nevi Uluhiyet veren ve onları
kendilerine birer nokta-i istinad tahayyül eden esbabperestler,
sanemperestler gibi başka ilahlara dayanıp Sana muaraza mı ederler?
Senden istiğna mı ediyorlar? Demek َدَتا َ لَ َ ف َ س َ ا َ لِلّ ِ ِ َ مه ۪ َ َ ف ي ِ َ ى ا َ َ ىا َ ل َ ه َ ة َ َ ا َ َّلا َ نا كَ َ ل و
ن ه ٌ ْ
hükmünce, şu bütün Kâinatta gündüz gibi görünen bu İntizam-ı Ekmeli, bu
İnsicam-ı Ecmeli kör olup görmüyorlar. Halbuki bir köyde iki müdür, bir
şehirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa, İntizam zîr ü zeber
olur ve insicam herc ü merce düşer. Halbuki sinek kanadından tâ Semâvat
kandillerine kadar o derece ince bir İntizam gözetilmiş ki, sinek kanadı
kadar şirke yer bırakılmamış. Mâdem bunlar bu derece hilaf-ı akıl ve
hikmet ve münafî-i his ve bedahet hareket ediyorlar. Onların tekzibleri Seni
Tezkirden vazgeçirmesin."
İşte Silsile-i Hakaik olan şu Âyâtın yüzer cevherlerinden yalnız İfham
ve İlzama dair birtek cevher-i beyanîsini icmalen beyan ettik. Eğer iktida-
rım olsaydı, birkaç cevherlerini daha gösterseydim, "Şu Âyetler tek başıyla
bir Mu’cizedir" Sen dahi diyecektin. Amma İfham ve Talimdeki
Beyanat-ı Kur'aniye o kadar Hârikadır, o derece letafetli ve selasetlidir;