Page 392 - Risale-i Nur - Sözler
P. 392
394 SÖZLER
ِ
kendi merkezinde hareketini zahirî bir sebeb etmiş. Demek َقٍَر َ س َ ت َ مل
ِّ ن ْ
ِ
mânası: اهتم ونظن َ مَ ِرارق َ تس ِ ِ َ لاَِا َ ل َ ه َ ٍرقت ن ْ َ َ م َ س َ ۪ ف yâni, kendi müstekarrı içinde
ْ
ْ
ْ
ِّ
manzumesinin istikrarı ve nizamı için hareket ediyor. Çünki hareket
harareti, hararet kuvveti, kuvvet cazibeyi zahiren tevlid eder gibi bir Âdet-i
İlâhiyye, bir Kanun-u Rabbanîdir. İşte şu Hakîm, böyle bir Hikmeti,
Kur'anın bir Harfinden fehmettiği zaman, " َلِلَّ دَ ِ ِ ه َ م َ حْل ا َ Kur'andadır Hak
ْ ن
Hikmet, felsefeyi beş paraya saymam" der. Ve şâirane bir fikir ve kalb
sahibine şu " "dan ve istikrardan şöyle bir mâna fehmine gelir ki: "Güneş,
ل
nurani bir ağaçtır. Seyyareler onun müteharrik meyveleri... Ağaçların
hilafına olarak Güneş silkinir, tâ o meyveler düşmesin. Eğer silkinmezse,
düşüp dağılacaklar." Hem tahayyül edebilir ki: "Şems meczub bir Ser-
Zâkirdir. Halka-i Zikrin merkezinde cezbeli bir zikreder ve ettirir." Bir
Risalede şu mânaya dair şöyle demiştim: "Evet Güneş bir meyvedardır;
silkinir tâ düşmesin seyyar olan yemişleri. Eğer sükûtuyla sükûnet eylese,
cezbe kaçar, ağlar fezada muntazam meczubları."
ِ
Hem meselâ َحلفمَنو ن ْ ن َ ْلا َمهَ َ ك َ ئ ى ِ َ ىلونا da bir sükût var, bir ıtlak var. Neye
ن
ن
zafer bulacaklarını tayin etmemiş. Tâ herkes istediğini içinde bulabilsin.
Sözü az söyler, tâ uzun olsun. Çünki bir kısım muhatabın maksadı ateşten
kurtulmaktır. Bir kısmı yalnız Cennet'i düşünür. Bir kısım, Saadet-i
Ebediyeyi arzu eder. Bir kısım, yalnız Rıza-yı İlahîyi rica eder. Bir kısım,
Rü'yet-i İlâhiyyeyi gaye-i emel bilir ve hakeza.. bunun gibi pek çok
yerlerde Kur'an, Sözü mutlak bırakır, tâ âmm olsun. Hazfeder, tâ çok
mânaları ifade etsin. Kısa keser, tâ herkesin hissesi bulunsun. İşte
ِ
َ نوحلفمْل ا der. Neye felah bulacaklarını tayin etmiyor. Güya o sükûtla der:
ن ْ ن
"Ey Müslümanlar!.. Müjde size. Ey Müttaki!.. Sen Cehennem'den felah
bulursun. Ey Sâlih!.. Sen Cennet'e felah bulursun. Ey Ârif!.. Sen Rıza-yı
İlahîye nail olursun. Ey Âşık!.. Sen Rü'yete mazhar olursun." ve hakeza...
İşte Kur'an, Câmiiyet-i Lafziye cihetiyle Kelâmdan, Kelimeden, Huruftan
ve Sükûttan her birisinin binler misâllerinden yalnız nümune olarak
birer misâl getirdik. Âyeti ve kıssatı bunlara kıyas edersin.