Page 239 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 239
KASTAMONU LÂHİKASI 241
Sâlisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet ne
şekilde olursa olsun, Risale-i Nur'a eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil
korkmak veyahut adavet etmek, en dinsizleri de onun dindarane,
hakperestane düsturlarına tarafdar olmak gerektir. Meğer ki, bütün
bütün millete, vatana, Hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola. Çünki bu
millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak
ve büyük tehlikelerden halas olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir:
Birincisi: Merhamet. İkincisi: Hürmet. Üçüncüsü: Emniyet.
Dördüncüsü: haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek. Beşincisi,
serseriliği bırakıp İtaat etmektir. İşte Risale-i Nur hayat-ı
içtimaiyeye baktığı vakit, bu beş esası temin edip, asayişin temel taşını
tesbit ve temin eder. Risale-i Nur'a ilişenler kat'iyyen bilsinler ki;
onların ilişmesi, anarşilik hesabına vatan ve millete ve asayişe
düşmanlıktır. İşte bunun hülâsasını o casusa söyledim. Dedim ki: Seni
gönderenlere böyle söyle.
Hem de ki: "Onsekiz senedir bir defa kendi istirahatı için
hükûmete müracaat etmeyen.. ve yirmibir aydır dünyayı herc ü
merc eden harblerden hiçbir haber almayan.. ve çok mühim
makamlarda çok mühim adamların dostane temaslarını istiğna
edip kabul etmeyen bir adama, ondan korkup, tevehhüm edip,
dünyanıza karışmak ihtimaliyle evhama düşüp tarassudlarla
sıkıntı vermekte hangi mana var? Hangi maslahat var? Hangi
kanun var? Divaneler de bilirler ki, ona ilişmek divaneliktir" dedik.
O casus da kalktı gitti.
Umum Kardeşlerimize, hususan Erkânlara ve matbaacılara,
hususan Hizb-i Nuriye'nin Naşirleri olan Hâfız Ali, Kahraman Tahirî
ve Hâfız Mustafa ve rüfekalarına birer birer Selâm ediyoruz.
* * *
Aziz, Sıddık, Mübarek Kardeşlerim,
Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür ediyorum ki, bu acib zamanda sizin
gibi hâlis, muhlis, mahviyetli, fedakâr Kardeşleri bize ihsan eylemiş.
Bu defa Hüsrev'in, Hâfız Ali'nin, Hâfız Mustafa'nın, Küçük
Ali'nin birbirine hitaben yazdıkları dört Mektublarını okudum. En derin
kalbimde bir sürur, bir hiss-i şükran, bir memnuniyet hissettim. Bu çok
kıymetdar Kardeşlerimin ne derece âlîhimmet ve yüksek Ruhlu, Risale-
i Nur Hizmetinde ne derece fedakâr olduklarını anladım.