Page 17 - 7. Sayı Ekim-Kasım 2021
P. 17
TARİHSİZ BİR TUTUNAMAYAN: ÖZ YOLCU
Kemal Şen
Siz de bir aynanın parlak tarafını görmeye ve
pohpohlanmaya, etkilemeye ve etkilenmeye
alışkın olduğunuzdan onu öyle parlak bilirdiniz.
O, aynanın sırrı gibi karanlıklar da taşırdı içinde
de cenazesi olsaydı siz yine “İyi bilirdik!” derdiniz.
Demeyin! İyi değildi o! İyi görünmeye de
çalışmazdı. Siz, onu iyi hâlleriyle bilmek isterdiniz
çünkü insanların iyi olduğunu düşünmek kolaydı.
Onun içinden dökülenleri Mevlâ’sı ile kendisi
haricinde kimse bilmedi. Zaten dedim ya, cenazesi
olsaydı çevresi en sahte oyunlarını sergilerdi.
Öz, böyleydi dostum! Senin de alışkın olduğun
“hatırlanası” karakterlerden değil, Neredesin
Firuze’de de bahsedildiği gibi yaşayarak intihar
edenlerdendi. Belki siz, bu dünyada mutsuz
olmanın ne demek olduğunu bilirsiniz veya az
buçuk tahayyül edersiniz ya da öbür dünyada…
İki dünyada da mutsuzluğa hapsolmanın ne
demek olduğunu bilir misin, dostum? Öz,
bilmezdi. O ne mutluluğa, ne mutsuzluğa, ne
-kendi tabiriyle- insanların garip gurup ilişkilerine
anlam verebildi. Bilmediği ikiliklerde mahsur
biriydi o. Karakter “bile” değildi! Öz, var olan
ve açılmayan bir benliğin bir kitapta ortaya
çıkışından daha farklı değildi.
İşte siz, iki dünya saadetsizliğinin dahi ne demek
olduğunu bilmezken Öz, tutunacak dal arama
peşindeydi. Buldu da! İnsanlara tutundu, en
güvenmediğine güvenmeyi tercih etti.
17 Buluntu Kutusu