Page 44 - Naklen Öyküler
P. 44
verip hemen okumaya koyuldum. Kendime iş çıkardım. Dalmışım.
Geç kaldım.
-Geldin ya…
-İşte kitabımla birlikte buradayım.
Bunu söyledikten sonra kitabı bana uzattı. Kutsal bir emaneti
alır gibi aldım. İkimiz de aynı anda kitabı kendimize yakın ucundan
tutuyorken, onun hafifçe kendisine doğru çekmesinden kaynaklanan
bir direnç hissettim. Ben tutuşumu gevşettim, ama o da çekmeyi bı-
raktı. Soran gözlerle bakışımdan olacak açıkladı:
-Aslında bir çekincem var. Son sayfayı görmeni isteyip iste-
mediğimi bilemedim bir an.
-Bütün kitabı okuyup da sonunu öğrenmememin sana ne ya-
rarı olacağını anlamadım.
-Açıklamak zor.
-Denesene.
Alev bir süre sustu. Sanki kendini konuşmaya ikna etmeye
çalışıyor gibiydi. Konuyu bilsem yardımcı olmak için bir şeyler söy-
leyebilirdim. Ama hiçbir fikrim yoktu. Onu bana romanın sonunu
göstermekten alıkoyan ne olabilirdi? Sessizliği o bozdu:
-Aslında son sayfayı arka kapağa zımbalamayı bile düşün-
düm.
-Alev, seni bu kadar huzursuz ediyorsa o sayfayı yırt ve yanı-
na al istersen.
Gözleri parladı. Bu nasıl aklıma gelmedi, der gibiydi. Heye-
canlanmıştı. Bu durum, benim şaşkınlığımın daha da artmasına yol
açtı. O da fark etmiş olacak ki açıklama yapmak üzere atıldı:
44