Page 45 - Naklen Öyküler
P. 45

-Bu sayede bir süre sonra son sayfayı sana vermem gerekirse
             -ki bunu hiç istemediğimi bilmelisin- bize yeni bir seçenek sunabilir.
             Zımbayı açmandan çekindiğim için değil, seni yüzyıllardır tanıyor-

             muşum gibi güveniyorum. Kendim gibi… Okuma dediğimde senin
             bakmayacağından kuşkum yok. Yine de o parçanın bende durması
             bana iyi gelecek. Az önceki hislerimi yanımda taşıyabileceğim.


                    -Nasıl bir sonmuş bu? Merak ettim, ama izin almadan gözü-
             mün ucuyla bile bakmam.

                    Bu  konuşma  alışılmışın  çok  dışındaydı.  Bazı  tutarsızlıklar

             varmış gibi geliyor, ne olduklarını anlayamıyordum. Henüz birbirini
             iyi tanımayan iki insan, elbette birbirinin gönül dilini bilemeyecek-
             ti. Hangi sözcükleri seçtiğiyle ilişkili olarak algılama şeklini, nasıl
             söylediğini ya da söylemediğini, böylece önceliklerini, değerlerini,

             yaşanmışlıklarının tortu gibi görünen derin izlerini ve daha nicesi-
             ni… Satır aralarında ipuçları olduğundan kuşkum yoktu, ancak her-
             kesin bir de satır arası dili olduğunu biliyordum. “Zaman,” dedim
             içimden, “hepsi için zamana gerek var. Hele bir yeniden karşılaşıp

             karşılaşmayacağımızı görelim. İlk işaret, ipin ucu, bağ kurmak; ne
             denirse…” Kitabımı son sayfası hariç yanıma alıp hakkında adının
             Alev olduğundan başka bir şey bilmediğim mucizeyi arkamda bıra-
             karak yüzme havuzundan ayrıldım.





                    Yaşamımın nasıl özel, nasıl güzel, nasıl ayaklarımı dünyadan

             kesen, yıl gibi iki haftalık bir dönemiydi. O yaşta bile olurmuş de-
             diğim ne çok ilk yaşadım. İlk aşk olmasının yanında, bunun o kadar
             yıldırım hızıyla olması apayrı bir heyecandı. Heyecan… O döneme
             damgasını vuran duygum bu olmalı. Hep bir yürek çarpıntısı… Onu

             görebilecek miyim, yine böylesi uyumla kendimizden geçmiş söy-
             leşebilecek miyiz, beni nasıl da anlıyor, bana nasıl sevgiyle bakıyor,
             biraz sonra kapıdan içeri girecek… Hep bir nedenim oldu çarpıntı



                                                                                      45
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50