Page 43 - Naklen Öyküler
P. 43
havuz kenarına her kitabımı götürmüyorum. Anısı olanları, baskısı
tükenenleri ya da tekrar tekrar okuyarak kendimin eskittiklerini, hele
de ödünç aldıklarımı asla riske atmıyorum. Yanlış anlaşılmasın, sırf
bu gibi yerler için korsan kitap almam. Özenli davrandığım için ki-
taplara zarar vermedim. Adı sanı duyulmamış yazarların kitaplarını
okumaya önem veriyorum, keşfedilmeyi bekleyen ne hikâyeler ya
da üslûplar denk geliyor bilemezsiniz. Bu kitap da onlardan biri…
Ayrıca tanışmamıza yol açan kitabı merak edeceğinizi düşündüm.
-Çok doğru düşünmüşsünüz, buradan gider gitmez almayı ak-
lıma koymuştum.
Bu sırada kış çaylarımız geldi. İkisinden de sıcak dumanlar-
la beraber zencefil, tarçın ve ıhlamur kokusu yayıldı. Hepsinin ayrı
ayrı yatıştıran, sağlık hissi ile dolduran özellikleri vardı ve bir süre
konuşmayı bırakıp bu kokulara, ardından da tatlara yoğunlaştık. Ko-
nuşulmadan anlaşılmışçasına kendiliğinden oldu bu suskunluk. Son-
rasında da ilk andaki hızıyla söyleşmeye devam ettik.
Birbirimizin adını öğrenmeyi ancak akıl edebilmiştik. Yıllar-
dır tanışıyormuş hissi böyle bir yanılsama yaratmıştı. Hitap etmek
için karşındakinin adını bilmediğini birdenbire fark etmek bana tu-
haf geldi. Bunu ona da söyledim. Ben uyarınca fark etti. Adet yerini
bulsun diye adlarımızı söyledik. Alev’miş. “Memnun oldum. Ben
de Barlas.” dedim, adının çağrışımlarında dağılmış olarak… Sizli
bizli konuşmaya, oradan senli benli olmaya gerek kalmadan olaya el
attım ve sordum:
-Alev, gecikmen benim için önemli değil. O sırada ben de
düşüncelerimde bir gezintiye çıktığım için zamanın nasıl geçtiğini
anlamadım. Ama sen, gecikme gerekçeni anlatmakta ısrarcı olduğun
için merak ettim doğrusu.
-Kitabı sana vermek için kalan kısmını çabucak bitirmeyi iste-
dim. Hızlı okurum, çok sayfam da kalmamıştı. Duşu bu seferlik boş
43