Page 48 - Naklen Öyküler
P. 48

rin; hırpalanmış yanlış seçimlerin derin izleri var ve dokun-
             masam, unutmak istesem de sızlıyor. Yeni bir sayfaya öyle
             açım ki onu kendi kendime kirletmekten ölesiye korkuyorum.

             Sanki beni benden koruyacak güçlü bir kalkana ihtiyacım
             var. Yaşamımda ilk kez huzurlu, telaşsız bir sevgiye emek
             vermek için heves duyuyorum. Öte yandan böyle bir sakinlik
             için ruhumun usul usul yatıştırılması gerektiğini biliyorum.

             Bunu ancak, beni anlayışla, kavrayışla ve sımsıkı bir sarışla
             iyileştirecek bir sevgi yapabilir. Bunca zaman sonra bunları
             neden, böyle apaçık yazıyorum? Koruma içgüdüsüyle olabi-
             lir. Buradan çıkıp onun yanına gittiğimde yaşayacaklarımı

             merak etmek yerine bir gün yitirme kaygısı duyuyorum. Gü-
             zelliklerin dünyama girmek üzere olduğundan kuşkum yok.
             Ama kendimi de tanıyorum. Mutlu olmayı hak etmediğime
             beni ikna eden onca yaşanmışlığı bir kenara bırakıp bu kez

             hem almayı hem vermeyi, böylece dengemi bulmayı başara-
             mazsam bu yazdıklarım imdadıma yetişsin. Beni sarsıp ken-
             dime getirsin. Bir de ona benim açımdan bakmaya bir çağrı
             olsun. Çağrı olsun ki gelsin; giderse gelsin… Yok, yok, hiç

             gitmesin ve bu sayfa işlevini yitirsin. Giden bensem, nedenle-
             rimi görsün de gelsin beni getirsin.


                    Elimde kitabın son sayfasıyla kalakaldım. Son satırlarına dü-
             şen  gözyaşlarım  bazı  harfleri  dağıtmış,  yazıyı  bulanıklaştırmıştı.
             Neden sonra kendime gelip başımı kaldırdığımda soyunma odasının
             kapısından onun çıktığını gördüm. Kalkarken sandalyeyi düşürdüm.

             Ona doğru telaşla yürüdüm. Tam karşısında durdum. Saçları ıslak
             değildi. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Yüzünden pişmanlık ve hü-
             zün okunuyordu. Yanağını okşarken gözyaşlarını sildim. Ömrüm ol-
             dukça bunu bir daha yapmak zorunda kalmamayı içimden diledim.

             Sesim çıkabilecek olduğunda, içine su serpmeye çalıştım:

                    -Kendini kapalı kapılar ardına saklama bir daha. Seni anlıyo-



             48
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53