Page 51 - Naklen Öyküler
P. 51

‘Korkmayın, Cavidan Hanım, nabız var. Neresi kırık belli olmaz,
             kıpırdatmayalım,” demiş. Cep telefonundan arayarak hemen ambu-
             lans çağırmış. İlçe hastanesine çok yakın oturuyorlar. Birkaç dakika

             içinde gelmiş ambulans ve görevliler babamı sedyeye koyup sars-
             madan ambulansa bindirmişler. Uçarcasına hastaneye götürmüşler.
             Araca hasta yakını alınmadığı için annemi hastaneye Ercan Amca
             götürmüş. Sağ olsun arabayı getirmeye gitmeden önce anneme ‘onun

             kimliğini, çantanızı, telefonları falan da alın, ben sizi beklerim’ di-
             yerek akıl vermiş. Annem o zamana dek hep babamın himayesinde
             yaşayan, kendi başına hiçbir resmi iş, hatta evdekiler hariç herhangi
             bir iş bile yapmayan bir kadın olduğundan bunları düşünüp ayarla-

             ması olanaksızdı. Bir de kırk yıllık kocasını o halde gördükten sonra
             kafası iyice durmuştur. Bize telefon etmesini de yine Ercan Amca,
             annemi acil servisin önünde arabadan indirirken son anda söylemiş.
             Annem önce beni aradı.


                    Onlara, ‘Datça’da ne işiniz var, kalın İzmir’de’ diye çok söy-
             ledim. Babam, toprağına dönmek, baba yadigârı evde oturmak için
             emekliliğine gün saydı. Son iki yıldır emeline ulaştı. Deniz kıyısında

             olmadığından bizim pek yüz vermediğimiz o ev, babam için bam-
             başka anlamlar taşıyordu. Ne de olsa çocukluğu ve ilk gençliği orada
             geçmiş. O zamanlarda, hatta benim gençlik yıllarımın bayram ve
             yaz tatillerinde bile köy gibi bir yerken, son zamanlarda çevrede ya-

             pılan yazlık tarzında evlerle havası çok değişti. Bu, babamın canını
             sıkıyordu. Özellikle arka komşumuz Ercan Amca, harabe halindeki
             köy evini satın alıp yerine bahçe içinde dubleks bir ev kondurunca
             babam çıldırmıştı. Babam, bizim oralarda iki kata imar izni olma-

             dığını göstermek için tapu dairesini aşındırmaya başladığında, arka
             bahçemizin komşununkine taştığı ortaya çıkınca durup dururken za-
             rarlı çıkmıştı. Ercan Amca, ortaya çıkan bu duruma kayıtsız kalmadı
             elbette; arsasının gerçek sınırını bahçe duvarıyla çizdi, ama iki ev

             arasına bir kapılık yer bırakarak dostluğa kelimenin tam anlamıyla
             ‘açık kapı bıraktı’. Oysa, dedesinin diktiği ceviz ağacı duvarın öte-


                                                                                      51
   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56