Page 52 - Naklen Öyküler
P. 52

ki tarafında kaldığı andan itibaren, babam için ne o kapının ne de
             o dostluğun anlamı olabilirdi. Olmadı da… Şimdi aynı ceviz ağacı
             kocaman bir gizem topu şeklinde kucağımıza düştü.


                    Hafta sonu için Muğla’ya, Görkem’in yanına gelmiştim. Sev-
             gilim olan Görkem’lerde kalamayacağım için ortak bir arkadaşımız
             olan Tülay’la, onun ailesinin evinde kalıyordum. Aslında Tülay’ın

             ailesi ile benimkiler tanışıyor. Ama ben o hafta sonu Muğla’ya gi-
             deceğini aileme söylemedim. Çünkü bir sürü açıklama yapmak zor
             geldi. Cumartesi gecesi Tülay’ın odasında oturmuş Görkem’le yazı-
             şıp ertesi günü planlarken annem aradı. Beni İzmir’de sanan annem

             telefonda günlük rapor gibi bir şeyler anlatıyordu, bense gecenin o
             saatinde gelen telefonun bu gevezelik için olmayacağını bildiğim-
             den yüreğim ağzımda, neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Şok-
             ta olmalı; onu anlıyorum, ama bir yandan da her zamanki hâli bu.

             Anlatmaya  büyük  patlamadan  başlar.  Akşam  yürüyüşe  gitmişler.
             Babam kolesterolünün yüksek olduğunu öğrendiğinden beri yürü-
             yüşleri aksatmaz olmuş. Annemi de sürüklüyormuş yanında. Ama o
             evde oturup yemek hazırlığı yapmayı yeğliyormuş. Eve döndüğünde

             kurt gibi aç olan babam, yemek hazır değilse bu sefer de onun için
             huysuzluk ediyormuş. “Anne, asıl konuya gelecek misin?” diye çı-
             kışmasam daha neler anlatacaktı kim bilir? Buralardan başlayıp da
             ben uyardıktan sonra “Baban ağaçtan düştü” deyivermesiyle şoka

             girme sırasını bana geçti. Ardından, gece yarısı uyanıp da babamı
             yatakta bulamamasından başlayarak olanları bir çırpıda anlattı. Ku-
             lağıma inanamadım. Annem “Datça’da hastanenin acilindeyiz,” dedi
             ve sustu. Aklına aniden gelmiş gibi “Ama Muğla’ya, üniversiteye

             sevk edecekler sanırım,” diye ekledi. Telefon elimden düştü, yerden
             aldığımda annem kapatmıştı bile. Tülay, yüzüme şaşkınlıkla karışık
             dehşet içinde bakıyordu. Ona bir şey demeden Görkem’i aradım.
             Açmadı. Mesajı geldi: Şu anda konuşamıyorum. Ben de “Babamı

             Muğla’ya, hastaneye getiriyorlarmış!” yazdım. Tülay’a dönüp kısa-
             ca olanı biteni anlattım ve ekledim: Gitmemiz gerek. Ben toparlan-


             52
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57