Page 70 - Naklen Öyküler
P. 70
şaşırdım, ama bir kez akışa kapılmıştım ve akıntıya karşı yüzecek
gücü kendimde bulamıyordum.
Balayından kaldığımız otelden ayrılırken “Ben arabaya gidi-
yorum, sen ödemeyi yapıp gelirsin” dediğinde, annesinin her gün
bize yemek getirişini “Ama ben onunkilerden başka yemek yiye-
mem” diye savunduğunda, erkek çocuk doğurmazsam ailesinin beni
kabullenmeyeceğini yüzüme çarptığında, babamın benim için açtı-
ğı eczaneye isim olarak yeni soyadımı koymazsam sorun çıkacağı-
nı ima ettiğinde hep sustum. Bunlara benzer daha nicelerinde de…
Eve dönme şansım olmadığını biliyordum. Babam kabul eder miydi,
bilmiyordum. Bu evlilik nedeniyle mutluydu; hem ben mahalleden
dışarı çıkmamıştım hem iki bahçe arasındaki duvar yıkılmıştı. Ama
ben, artık baba evi dâhil hiçbir yerde rahat nefes alamayacağımı his-
sediyordum. Evlere sığamayacağımı... Nasıl bir kaderdi bu? Gurbete
gitmeden sılamdan olmuştum.
Aylar sonra bir gün eve alışılmadık bir saatte geldiğimde
gözlerime inanamadım. Eczanede reçeteleri hazırlamaya dalmışken
ocağı açık unutup unutmadığım kaygısı içime çöreklenmişti. Bir
türlü rahatlayamayınca gidip bakayım, dedim. Ev hemen şuracık-
taydı nasılsa… Taner duşa girmişti. Suyun ve hiç duymadığım bir
türkünün sesi geliyordu. Mutfağı kontrol edip tam evden çıkmaya
davrandığım sırada yatağımızın üzerinde tüylü bir şey gördüm. Kedi
yavrusu mu girmiş içeri, diye telaşla oraya doğru yöneldim. Kıpırda-
mıyordu, cansızdı. Dehşetle yaklaştım. Ne olduğunu anlamaya ça-
lıştım. Elime aldığım şey, bir peruktu. Çığlık atmışım. Taner duştan
fırladı. Elimden peruğu kaptığı gibi alelacele başına yerleştirdi. Üste
çıkmak için “Ne yapıyorsun sen?” diye bağırdı. Ben ancak “Bunu
benden nasıl saklarsın?” diyebildim. Yanıtı tam Taner’e göreydi: İn-
san durup dururken ‘bak, ben peruk kullanıyorum’ diyemez ya!
Bu evliliğin benim için bittiğini biliyordum. Bir yabancıyla
aynı hayatı paylaşıyormuş gibi yapmak zor geliyordu. Bu işten nasıl
70