Page 11 - My FlipBook
P. 11

REĠS BEY — Ne kadar faizle?..
             KUMARHANE GARSONU — Bin lira verip alacaktı.
             REĠS BEY — Sonra!...
             KUMARHANE GARSONU — Oyuna oturdu.
             REĠS BEY — Ne oyunu?
             KUMARHANE GARSONU — Barbut tabiî.... Zar...
             REĠS BEY — Kaybetti mi?
             KUMARHANE GARSONU — Vakit kalmadı. Baskına uğradık polisler onu yakaladılar,
             bizte iliĢmediler. Yalnız üstümüzü aradılar. Bendeki broĢu bulup sordular. Ondan
             aldığımı söyleyince, ikimizi de yaka paça götürdüler. Biraz sonra, broĢun rehin
             verildiğini anladılar. Beni savdılar. Fakat mücevheri alıkoydular.
             REĠS BEY — Eroini de sen mi satardın orada?
             KUMARHANE GARSONU — Yok, hâĢâ, benim böyle bir Ģeyle alâkam yok!... Üstümde
             çıkmadı.
             REĠS BEY — Demek vardı da üstünde çıkmadı. Biz, seni burada eroin satıcılığından
             suçlandırmıyoruz. O ayrı iĢ... Bilgine, Ģahitliğine baĢ vuruyoruz, muradımız
             (Mahkûmu iĢaret eder) onu anlamak... Söyle!
             34
             KUMARHANE GARSONU — Çekerdi, harman da olurdu, krize de düĢerdi ama, benimle
             böyle bir alıĢ veriĢi yoktu.
             REĠS BEY — (Mahkûma) Her gece gittiğiniz yere o gece gitmeyisiniz, sabaha karĢı
             Ġzmit'ten geliĢiniz, annenizin çalman elmaslarından birini rehine koyusunuz...
             Bütün bunların izahı?...
             (Mahkûm ayağa kalkar. Gazete fotoğrafçıları flâĢlarını iĢletirler. Reis Beyi de
             alırlar. Birinci avukat ayağa kalkar.)
             BĠRĠNCĠ AVUKAT — ġahide sual rica ediyorum.
             REĠS BEY — Evet, soralım! (Kumarhane Garsonuna) Siz kumarhanede sanığın
             kaybedilmiĢ bir anahtarını buldunuz mu?
             KUMARHANE GARSONU — Buldum.
             REĠS BEY — Vakadan ne kadar zaman evvel...
             KUMARHANE GARSONU — Birkaç hafta evvel...
             REĠS BEY — Nerede buldunuz?
             KUMARHANE GARSONU — Kumar masasının dibinde, yerde buldum.
             REĠS BEY — Ne yaptınız?
             KUMARHANE GARSONU — O gece kendisine verdim.
             REĠS BEY — (Birinci avukata) BaĢka sorulacak bir nokta var mı?
             BĠRĠNCĠ AVUKAT — (Daima ayakta) Ġade ettiğine göre Ģahidin iyi niyeti açık...
             Fakat, a-Icaba bu arada anahtarı biri bulup da kalıbını al-jdırdıktan sonra yine
             aynı yere bırakmıĢ olamaz I mı? Sanığın evini, vaziyetini, Ģartlarını bilen ve
             35
             onu gizlice kollayan birisi?... Bitirim yeri tiplerinden birisi... ĠĢte bütün
             mesele!..
             REĠS BEY — (Birinci avukata) Düzlüklerin açık mânası dururken ille dolambaçlıyı
             aramak niçin?... Adam, yerde buldum, verdim, diyor; bunu daha nereye kadar
             götürebiliriz?
             KUMARHANE GARSONU — Bize en yüksek insanlar gelir. Peynir tüccarları, celebler,
             fabrikatörler... Bizde harbi oyun oynanır. Bizden böyle adam çıkmaz.
             REĠS BEY — (Kumarhane Garsonuna) Sus! Sana sorulmayana cevap verme! (Savcıya)
             Soracağınız bir nokta? (Savcının menfi iĢaretini görüp, mübaĢire) Çıkarın!
             (MübaĢir, Kumarhane Garsonuna iĢaret ederek çıkarır. Birinci avukat oturur.
             Mahkûm, ayakta bekliyor. Daktilo kız bir iki kelime yazıp satırbaĢı yapar ve
             bekler.)
             REĠS BEY — (Daktilo kıza) Ben özetlerim... Bekleyiniz! (Mahkûma) Diyeceğiniz?..
             MAHKUM — BroĢu, vak'adan bir gece evvel, annem kendi elleriyle verdi ama...
             Ġstemiyerek, hattâ ağlayarak, beddua ederek verdi ama, elleriyle verdi.
             Israrlarıma dayanamadı.
             REĠS BEY — Öyleyse niçin mücevheri bir gece evvel çıkarmıyorsunuz da ortaya,
             vak'a gecesinin sabahı çıkarıyorsunuz?
             MAHKÛM — Biraz param vardı. Sabaha kadar beni idare etti. Oyun biterken de param
             tükendi.
             REĠS BEY — Niçin o zaman rehine koymadınız?
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16