Page 16 - My FlipBook
P. 16
MAHKÛM — ġu anda benim vaziyetimde bulunan bir adamın, ayrıca ceza görebileceği
bir suç var mıdır?
REĠS BEY — Yapamazsınız; kanun ellerinizi bağlamıĢtır.
MAHKÛM — Ya, sözle, dille yaparsam?
REĠS BEY — Hiçbir değeri olmaz.
MAHKÛM — Olsun, olmasın... Cezalandırılabilir miyim?
REĠS BEY — Hayır!
MAHKÛM — Yani serbestim. Dilimi hiçbir kaygı düğümleyemez, öyle mi?
REĠS BEY — Evet!
MAHKUM — Öyleyse kullanmıyacağım bu serbestliği!... Size lâyık olduğunuz Ģeyi
söylemiye-ceğim!
50
REĠS BEY — Dilediğinizi söyleyin!
MAHKÛM — Söylemiyeceğim! Beni yükselttiğiniz yerden aĢağıya düĢmiyeceğim!
Yerimde kalmak istiyorum; yanınıza gelmek istemiyorum!
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — (Öfkeyle bir adım atar.) Sus! Terbiyesiz! (Ġdam gömleğini
gösterir.) Sırtına geçirdiğin zırha sığınıp Reis Beye hakaret etmeğe mi
kalkıyorsun?
MAHKÛM — (Gayet sakin ve ulvî) Ġdam gömleği mi zırh?... Size böyle bir sığmak
temenni etmem.
REĠS BEY — (Müdüre elini uzatarak) Yok, yok! O Ģimdi hiçbir mesuliyet sahibi
değil... Onu susturmak, terbiyesiz diye paylamak küçüklüktür. Asıl sizin
zırhınız âdi!...
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Emredersiniz efendim!
MAHKÛM — (Reis Beye) Ona hor bakmayın, Reis Bey!... Müdür, kendi çapında sizin
çırağmız-dır, sizin doldurduğunuz silonun bekçisi... (Pencere yavaĢ yavaĢ açılan
güne bakar.) Lütfen; biraz çabuk olmak mümkünse!!... Hiç olmazsa gün beni
görmesin. Yahut ben onu görmiyeyim...
REĠS BEY — (Mahkûma) Ölümü metanetle karĢılaman güzel...
MAHKÛM — Hayır Reis Bey, bu görüĢünüz de yanlıĢ!.. Korkumun fazlalığından bu
haldeyim. Biraz eksik olsaydı korkum, belki tepinirdim. Bana samimî olmaktan
bahsetmiĢtiniz; hatırlıyor musunuz? Eğer nefsimin yeni bir hilesine karĢı
değilsem, galiba Ģu anda samimiliğe yakınım.
REĠS BEY — (Hayretle bakar.) Sizden yeni bir adam peydahlanmıĢ... DuruĢmalardaki
sanığa
51
benzemiyorsunuz.
MAHKUM — Yeniden muhakeme edilemiye-cek olduktan sonra değiĢmiĢim, ne çıkar?
REĠS BEY — Yazık, yazık!... Avrupa, felsefe tahsili, Ģu bu, derken, herĢeyde
yarım kalmak; sonra her türlü serserilik, kumar, eroin, nihayet anne kaatilliği;
neticede ıstıraptan erimek... Ağlanacak hal...
MAHKÛM — Etmeyin Reis Bey, siz ağlıya-mazsınız! Ağlayabilseydiniz,
anlayabilirdiniz!
REĠS BEY — Siz de benim hakkımda hüküm veriyorsunuz.
MAHKÛM — Bir kere de ben vereyim Reis Bey; hem de sehpaden, tepeden en yüksek
kürsüden hüküm vereyim.. Siz merhametten, acıma duygusundan yalnız kötülük
doğacağına inanmıĢsınız. Yerinde haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik
doğacağını unuttuğunuz için, en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Rahmet, kaldırılmıĢ
sizin kalbinizden... Buz çölünde yol alıyorsunuz!
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — (Mahkûma) Bu kadar vaaz yeter! (Reis Beye) Müsaade buyurulur-
sa iĢe baĢlayalım! (Savcıya) Emir buyurulur mu?
SAVCI — (Küskün) Bir mâni yok!
REĠS BEY — (Savcıya) Bütün Ģahıslar ve formalite unsurları hazır ve kalemdeymiĢ;
öyle mi?
SAVCI — (Soğuk) Evet!
REĠS BEY — (Müdüre) Son arzusunu sorunuz!
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — (Mahkûma) Son arzunuz nedir?...
MAHKÛM — Hiç!... Mala benzer bir Ģeyim olsaydı, beni aylardır, her tarafta
görmeğe gelen dadıma teslim edin derdim. Hiçbir Ģeyim yok!...
52