Page 13 - My FlipBook
P. 13
— IĢıklar kararır —
41
TABLO III
[Hapishane müdürünün odası... Sağda ve öne yakın, giriĢ kapısı... Cephede,
mahkûm avlusuna bakan, kalın parmaklıklı, büyük pencere.. Solda Müdür masası...
Masada telefon... Masanın karĢısında, duvara yaslı, deri kanape ve masası... Sağ
dip köĢede, çapraz yerleĢtirilmiĢ kütüphanemsi bir dolap üzerinde bir yelkenli
maketi... SerpilmiĢ deri koltuklar ve sandalyeler..]
(Kanatları açık pencerede Ģafağın ilk sökün-, tüleri... Tavanda lâmba yanıyor.
Açık pencerenin önünde birinci ve ikinci gardiyanlar, avluya bakıyor. Durak...
Avluda, acı çekiç sesleri...)
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — (Döner) Haydi zin-dancılık neyse, ama cellâtlık çok zor!...
(Ġkinci gardiyan da döner. Ön tarafa doğru birkaç adım atarlar.)
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Ġpi biz çekmiyoruz ki, cellât olalım...
. BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Hazırlıyoruz ya; yeter!
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Yüzün de kireç gibi... Bu iĢ sana dokunmuĢ...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Kolay mı; can alıyorlar?
42
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — (Müdür masasının karĢısındaki deri kanapeye kurularak) Çocuğu
da Jeverdin sen, korurdun!
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Oh.. Ne de güzel yerleĢiyorsun! (Pencereyi gösterir) Müdür
Bey, sav-pıyla beraber, Ģuracıkta.. Geliverirlerse?...
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Gelsinler! Percereden görürüz. (Yanındaki koltuğa iĢaret
eder.) Sen de, DeĢ dakikacık oturuver! Bütün gece ayakta kaildin!
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Ben oturmam! (U-\zaktan avluya göz atar.) Sana gözcülük
e.derim.
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — (Ayak ayak üstüne \atarak) Müdürlük ne tatlı!...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Neresi tatlı? O da I mahkûmun biri.... Serbest mahkûm...
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Ama bayılır vazifesine...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Doğan kuĢu da esirdir ama, küçük kuĢlar avlamaya bayılır.
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — YaĢa be!... Sen gardiyan olacak adam değilmiĢsin! Avukat,
yahut hâkim olmalıymıĢsm!...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Ben halimden memnunum... Hâkim olup da Reis Beye mi
benzemeliydim?
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — ĠĢte bizim müdür de, kendi boyunca onun bir kopyası... Nasıl
da dayadı, idam kararını? Hiç değilse müebbet ver, be yahu!...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Hiç Ģakası yoktur! Yargıtay da, ne derse, hemencecik evet
der.
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — (Kanapenin masasındaki sigara kutusundan bir sigara çekerek)
Ġnanı-
43
yor musun sen, bu çocuğun, annesini öldürdüğüne? (Sigarasını yakarak cevap
bekler.) Ne dersin?
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — ġahitlere, delillere bakarsan, hiç yolu yok, kaatil o..
Kendisine bakarsan, bövle kaatil olamaz!
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Kime kalacak Ģimdi, koca apartman, han, çitflik, bunca para?
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Devlete... Akrabası yok ki... Bu kadar zamandır, ziyaretine,
akrabası-yım diye tek kiĢi geldi mi?
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Anne dediği bir kadın var ya, sık sık gelen; nesi o?...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Süt ninesi... Mirasta payı yok...
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Bak sen iĢlere!... Bekle yahu, bir iki sene daha!... Nasıl
olsa ölecek moruk... Paraların üstüne kon, yan gel, otur!
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Onun kaatil olduğunu ne biliyorsun?
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Ne bileyim ben?... Kafam karıĢıyor. Bir bakıyorsun o; bir
bakıyorsun, değil...
BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — (Pencereden bir göz atıp ilerler, bir ayağını iskemleye
koyar.) Bana bak sen; bir gün eroin krizi geçirirken göğsünü jiletle paralayıp
bayıldı, düĢtü, ya... ĠĢte o zaman, onu revire ben götürdüm. Saatlerce, Allahım,
hakikati sen biliyorsun, göster diye sayıkladı. Bir aralık gelip giden doktor da
dedi ki: Bir adam yalan söyleyebilir; fakat yalan sayıklayamaz.
ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Vay canına! Çocuk pisi pisine gidiyor desene!...