Page 9 - My FlipBook
P. 9
kaldığı için görülmüyor. Kapının önünde, otel tiplerinden birkaçı.. Avukatlar
not alıyor ve daktilo kız, son cümlesini bitiriyor. Bitirir.)
REĠS BEY — (Mahkûma) ġahidin sözlerine bir diyeceğiniz var mı?
28
(Mahkûm ayağa kalkar, hiç bir Ģey söylemeden durur.)
REĠS BEY — Cevap veriniz! (Sükut... Durak)
REĠS BEY — Diyor ki apartman kapıcısı: Gece yarısı abdest alıyordum. Sokak
kapısının gayet yavaĢ, son derece yumuĢak bir sesle kapatıldığını duydum.
Ayaklarımı kurulayamadan kapıcı penceresinin önüne geldim. Bir göz attım. Yarı
karanlıkta, arkasından, otomatiği yakmadan merdivene doğru kıvrılan bir adam
gördüm. A-sansöre binmemiĢti. Merdivenin yol halıları üzerinde yürüyordu.
LoĢlukta, yalnız siyah noktalı
I ceketini tanıdım. Küçük Beyin ceketi.. (ġahide)
1 Öyle mi?...
(Apartman kapıcısı tasdik iĢareti yapar.)
REĠS BEY — (Mahkûma) Evet! Size ait olan bu ceket Londra malıdır. Tahsilinizi
yarım bırakıp döndüğünüz yerin malı... Kupon kumaĢ... Ġstanbul'da kimsede
bulunması ihtimali yok... Bir parçası da, boğuĢma sırasında kadın tarafından
koparılmıĢ, (Sağ yumruğunu sıkar.) sımsıkı avu-cunda kalmıĢtır. (Sert) Cevap
verin!
MAHKÛM — Ġnkâr etmiyorum! Söyledim!
REĠS BEY — Neyi inkâr etmiyorsunuz?
MAHKÛM — Böyle bir ceketim olduğunu...
REĠS BEY — O halde?...
MAHKÛM — Giyen ben değildim.
REĠS BEY — Yani bir baĢkası, sizinle ayni' boyda boĢta bir adam, apartman
kapısının anahtarını yaptırdı, ceketinizin eĢini diktirdi de anne-
29
nizi boğmaya, sonra da kadının elmaslarını, gizlendiği yerden almaya mı gitti?
Bu kadar tesadüf üst üste gelebilir mi?
(Sükût... Durak... KarĢılıklı bakıĢma... Birinci avukat, sağ elindeki kalemi
havaya kaldırıp söz ister.)
REĠS BEY — (Birinci avukata) Buyurun!
BĠRĠNCĠ AVUKAT — (Ayakta) Muhterem Reisim!... Apartman kapısının anahtarı, küçük
bir detay gibi görünse de, bizce hayatî ehemmiyettedir. Anne kaatili zanlısından
bu noktayı öğrenmeğe çalıĢtık. Bir gece, bitirim yerinde, kumar masasında
unuttuğunu, ertesi gece de kumarhane garsonundan aldığını söyledi. Bu nokta
üzerinde durulmasını dileriz.
REĠS BEY — (Birinci avukata) Sırası gelince düĢünülür... (ġahide) ġahitliğiniz
bitti, çekilebilirsiniz! (Mahkûma) Oturunuz!
(ġahit, Reisi selâmlayarak çekilir. Mahkûm oturur. Birinci avukat da oturur.
Reis Bey, önündeki dosyayı karıĢtırır.)
REĠS BEY — (BaĢını dosyadan kaldırarak mahkûma) Polise ifadenizde Ģöyle
demiĢsiniz; Ben vak'adan bir gece evvel, apartmandan, Ģimdi üzerimde gördüğünüz
elbiseyle çıktım, Ģu âna kadar da eve uğramadım. Ġri siyah kareli ceketim
gardroptadır. Ararsanız bulursunuz.
MAHKÛM — (Ayağa kalkar) Evet, evet!...
REĠS BEY — Hemen aramıĢlar, bulamamıĢlar... Dokuz kat elbiseniz arasında, iri
siyah kareli elbisenizi bulamamıĢlar.. Ne dersiniz?
30
(Sükût... Durak...)
REĠS BEY — ĠĢletin dilinizi; ellerinizi iĢlettiğiniz gibi...
MAHKÛM — (Birden patlayarak) DehĢet içindeyim, Reis Bey, kriz içindeyim!
(Ellerini sol taraftan uzatarak) Ben, ellerimi, annemi boğmak için iĢletmiĢ
değilim!
REĠS BEY — Eroin krizi mi geçiriyorsunuz?
MAHKÛM — (Büsbütün yırtınarak) Ben suçluyum, Reis Bey, biliyorum! Bu yüzden
nefret ediyorsunuz benden. Onu da biliyorum! Ama benim suçum, anne kaatilliği
değil... Bitirim yerlerine düĢmüĢ, eroine alıĢmıĢ olmak, benim suçum... En
yüksekten en aĢağıya düĢmüĢ olmak... Bu yüzden nefret ediyorsunuz benden...
Belki belâmı la bu yüzden buluyorum! Ama ben, anne kaatili Ġeğilim!