Page 15 - My FlipBook
P. 15
cürümlüyü cezasız bırakmak yeğdir. Ben de diyorum ki, cemiyette bir ferdi
korumak için, bin kiĢiye bu gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır. O bir kiĢi,
bütün bir cemiyettir.
47
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Pek doğru efendim.
SAVCI — Bence yanlıĢ!...
REĠS BEY — (Müdüre) Mahkûmu getiriniz!
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — (Fırlar, giriĢ kapısını açıp koridora doğru bağırır.) Mahkûmu
getirsinler!
REĠS BEY — (Müdüre) Buhranlı bir hali var mı?
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Tam zıddı... Gayet sakin... Belâya baĢkaları uğramıĢ gibi,
herkese karĢı gayet Ģefkatli, biraz da alaycı... Bu zamana kadar onu hiç bu
halde görmedim.
REĠS BEY — Ümit kalmayınca telâĢ da biter.
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Fakat hiç kork-mayıĢını, etrafına iltifatlar yağdırıĢım asla
izah edemiyorum.
REĠS BEY — Son ânın, tabiî olmayan, ruhu tersine döndüren hallerinden biri... Bu
bir izah değil ama, kabul edilince izah olur. (Savcıya) Bu da mı yanlıĢ Savcı
bey?
(Savcı, donuk tavrını bozmadan zorla gülümser.)
REĠS BEY — (Savcıya bakarak Müdüre) Savcımız, acıklı vazifesinden biraz
yılgın... Halbuki neĢteriyle Ģifayı arayan bir operatör gibi, nefsinden emin,
cesur olması lazım...
(Savcı cevap vermek için kımıldar.)
REĠS BEY — (Keserek) Biliyorum, biliyorum!... His meselesi diyeceksiniz; fikir
ayrı, his ayrı. Ben ikisini bir sayarım. Hâkim fikirden baĢ-
48
ka bir Ģey de kabul etmem! (Müdüre döner.) Müdür Bey!..
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Buyursunlar efendim!
REĠS BEY — Disiplin nasıl Cezaevinde?
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Cezaevi değil, kıĢla efendim! Bir senedenberi inzibat
karakolu...
REĠS BEY — Yani, siz geldiniz geleli...
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Lütfediyorsunuz efendim... Hakikat Ģu ki, vaktiyle cezaevi,
eroin esrar, bıçak, tabanca, haraç, efelik anbarıydı; Ģimdi tertemiz pamuk
deposu...
REĠS BEY — Ne sayede muvaffak oldunuz?
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Zaafı, merhameti, yumuĢaklığı kitaptan kazımak sayesinde...
REĠS BEY — Tebrik ederim! Yalnız yaparken nefsinizi de aynı rejime bağlamanız
lâzım...
HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — ġüphe mi var?... Örneğimiz sizsiniz!...
(Açık kapıda mahkûm... Elleri önden kelepçeli... Arkasında iki jandarma ve
Birinci gardiyan... Mahkûm gülümseyerek yürür. Ġ-dam gömleğini görünce, önünde
durup baĢını sağa eğer ve gülümsemesini büsbütün derinleĢtirirek bir müddet
kalır.)
MAHKÛM — Ne güzel bayramlık elbise!... Bunu giyip de öpeceğim annemin
ellerinden... (Müdüre) Müdür Bey, giydirir misiniz?
(Müdür tereddüt ediyormuĢ gibi durur. Reis Bey eliyle giydirmesini ihtar eder.)
MAHKÛM — (Reis Beye) Günaydın Reis Beyefendi! Kaybolan* siyah kareli ceketime
karĢılık
49
biçtiğiniz gömleği sırtımda seyretmeğe mi geldiniz? TeĢekkür ederim! Çok
naziksiniz!
(Reis Bey somurtarak kalır. Müdür, Jandarmanın uzattığı anahtarı alarak mahkûmun
bileğindeki kelepçeyi çözer, çıkarır, yırtık deri iskemlesinin üstüne atar.
Sonra iskemleden idam gömleğini alıp açar, çocuğun uzanan kollarından geçirir,
önlük gibi giydirir. Daha sonra, arkasına geçip gömleği ensesinden ve belinden
ilikler. Mahkûmun kollarını arkaya çekerek iskemleden kelepçeyi alır, mahkûmu,
yanı baĢındaki derisi yırtık sandalyeye oturtur. Durak...)
MAHKÛM — Reis Beyefendi! (Reis Bey cevap vermez.)