Page 37 - My FlipBook
P. 37
DADI — (Hıçkırıklarını boğarak doğrulur.) Sana bir yatak getirdim. Çocuğumun
yatağıydı
o... Yatar mısın?
REĠS BEY — (DehĢet içinde) Dantelah yastık, iĢlemeli yorgan, hepsi yerli yerinde
mi?
DADI — (DehĢet içinde) Nereden biliyorsun? REĠS BEY — Ondan... DADI — Yatar
mısın diye sordum. REĠS BEY — Yatar mısm ne demek? Ancak onun içinde
yaĢayabilirim. Bana bir dünya getirdin, dadı, havası tükenen dünyama karĢılık,
yeni bir dünya.. Bana hayat getirdin...
DADI — BaĢka bir eksiğin var mı? Paran
yoksa bırakayım...
REĠS BEY — (Gözleri meçhul bir noktada) HerĢeyim tamam... Altıma onun, yastığı
dante-lalı, yorganı iĢlemeli döĢeği serildikten sonra ne eksiğim olabilir?
HerĢeyim tamam, dadı!...
111
(Hapishane Müdürü, hayretten iki büklüm... Birinci Gardiyan bir ıstırap
âbidesi... Dadı elleriyle yüzünü örter.)
PERDE
112
ÜÇÜNCÜ PERDE
TABLO VII
[Hapishanenin BeĢinci Kısmında Beyler koğuĢu... Cephe duvarı sol baĢtan gelerek
ortada kesiliyor. Sağda biri cepheye amud, öbürü çapraz iki duvar... Sol duvar
çaprazsız. Sağdaki düz ve çapraz iki duvara bitiĢik, çift yataklı birer ranza...
Sağdaki ranzaların üstünde, tavana yakın, birer demir parmaklıklı, dört köĢe,
küçük pencere.. Sol duvarda, öbürlerinin aynı yine çift yataklı, ayrı bir
ranza.. Ranzalarda elvan elvan yatak ve yorganlar.. Yalnız sağdaki ranzanın alt
kısmında, açılmamıĢ bir yatak dengi.. Ortada, iki tarafında birer banko, üstü
beyaz muĢamba kaplı bir masa.. Yarım cephe duvarının ortasında üst kısmı demir
parmaklıklı, pencereli, demir kapı... Kapıdan ilerisi koridor...]
(KoğuĢun sağ duvarlarındaki tepe pencerelerinden içeriye, batan güneĢin
projektörvâ-ri, huzmeleri dökülüyor. Demir kapı, içeriye doğru açık.. Kapıdan,
tepesinden yeni demir parmaklıklı küçük pencereler bulunan koridor görünmekte...
Sağ duvar ön ranzasının alt yatağına Karaborsacı oturmuĢ.. Arka ranzanın
tepesinde, Memur, bağdaĢ kurmuĢ vaziyette... Altında sahte Hâkim, yatağına
iliĢmiĢ.. Öndeki masanın sağ baĢında, sağını Karaborsacıya vermiĢ. Yana
çektiği
113
"Uf
banko üzerinde, kapıya doğru çaprazvâri oturan Reis Bey... Masanın sol baĢında
ve ayakta Kaatil.. Kapı ile arka ranza arkasında, ayakta, Yankesici... uzaktan
yanık bir türkü sesi.. Herkes düĢünceli. Uzun durak... )
KARABORSACI — Reis Beyefendi; Ġkinci Kısmın meĢhur Kürt Ibo'su bu... Her akĢam
aynı Ģarkıyı söyler. Sinir törpüsü...
(Kimse cevap vermez. ġarkı durmuĢtur. U-zun durak... Koridordan, elinde terazili
tepsisi, çaycı geçiyor.)
ÇAYCININ SESĠ — AkĢam çayı!.. NeĢeli çaylar!.. O biçim!...
MEMUR — (Tepeden herkese) "Ya bu ses ne törpüsü?
KAATĠL — (Reis Beye) Çay içer misin, baba?
(Reis Bey baĢını kaldırıp menfi iĢaret verir.)
KAATĠL — Hapishanede en iyi arkadaĢ çaydır.
MEMUR — (Reis Beye) KarıĢtırıp içinceye ka-da zamanı unutursunuz.
KARABORSACI — (Kaatile) Ağa; bize altı çay emreder misin?
KAATĠL — (Uzaktan Yankesiciye) Söyle!
YANKESĠCĠ — (Kapıdan, çaycının geçtiği istikamete doğru bağırır.) Çaycı! Beylere
altı çay!...
(Yankesici, yerine döner. Kapının önünde Birinci Adem Baba ve kendi sınıfından
iki tip...)
114
SAHTE HÂKĠM — (Kapıdaki Âdem Babalara) Haydi dıĢarı, haydi dıĢarı! Çay lâfını
duyunca hemen sokulursunuz! DıĢarı!..