Page 36 - My FlipBook
P. 36

HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Ġdam mahkûmu, bence, daha evvel ölse de ipe çekilmelidir.
             Bunun için, mümkün olsa, kafana saç eker sonra keserdim.
             REĠS BEY — (Mahzun bir istihza tonu) Öyleyse baĢıma bir peruka geçirtip
             kestirin! Nizâm yerini bulsun!...
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Bir zamanlar, herĢeyden aziz tuttuğun nizâma Ģimdi hakaret
             edecek kadar düĢtün, ha! (Bağırır) Sefil riyakâr!
             108
             (Reis Bey cevap vermez. Birinci Gardiyan önüne bakar. Hapishane Müdürünün
             gözleri, yiyecek gibi Reis Beyde.. Kapı vurulur.)
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — (Kapıya) Gel! (Ġkinci Gardiyan gelir.)
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Ne var?
             ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Efendim; Müdüriyet kapısında yaĢlıca bir kadın tepinip
             duruyor.
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Kapının önü kalabalık mı?
             ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Bir sürü gazeteci, fotoğrafçı...
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Kimse kabul edilemez, demiyor musun?
             ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Diyorum; fakat kadın bağırıp duruyor. Mutlaka Müdür Beyi
             görmeliyim, hususî bir sözüm var, beni tanır, deyip duruyor.
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — KimmiĢ bu kadın? Sen tanıyor musun?
             ĠKĠNCĠ GARDĠYAN — Evet!.,. Ġdam edilen çocuğun dadısı... ġu, vaktiyle sık sık
             gelip giden kadın...
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Anladım.. (Durak) Niçin geldiğini de anladım. (Reis Beye) Ne
             dersin; kabul edeyim mi?
             REĠS BEY — Çok isterim! Mesut olurum!
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Ben de istiyorum. Sana ne yapacağını görmek istiyorum.
             (Ġkinci Gardiyana) Git, seni Müdüriyetten istiyorlar, de usulca al, getir!
             Kimseyi gocundurma! (Birinci Gardiyana) Sen de yardım et; resmî bir muamele
             süsü verin.
             109
             BĠRĠNCĠ GARDĠYAN — Peki efendim.
             (Birinci Gardiyan çıkar. Arkasından Ġkinci Gardiyan... Hapishane Müdürü ayağa
             kalkar, Reis Beyin yanına gelir.)
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Kadını niçin kabul ettiğimi anlıyor musun?
             REĠS BEY — Evet...
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Ya, Ģimdi gelir, sana burada, hakaretlerin en ağırını ederse?
             REĠS BEY — Etsin... Haklıdır.
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Bu hakaretlerin altında kalır mısın?
             REĠS BEY — Kahrım! Daha nelerin altında
             kalırım!
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — Alnının damarı çatlamıĢ senin.. Hiçbir söz sana dokunmuyor.
             Nereden nereye düĢmek?... (Doğrulur) Her hakareti
             bağıĢlar mısın?
             REĠS BEY — BağıĢlarım! Sizinkileri bağıĢladığım gibi...
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — (Reis Beyin üzerine yürürcesine) Benimkileri bağıĢlamayıp da
             ne yapacaksın?
             REĠS BEY — Hiç!.. HerĢey içimde olup bitecek...
             (Durak...  Hapishane  Müdürü,  Reis  Beyi, gözleriyle baĢtan aĢağı tartaklar.)
             HAPĠSHANE MÜDÜRÜ — ġu koca zindanda, senden daha mürai, daha iki yüzlü, daha
             kirli, daha tiksindirici bir mahkûm bulanabileceğini sanmıyorum! (Durak)
             Çocuğunu astırdığın kadın gelsin de, sana ne mal olduğunu söylesin...
             110
             (Kapı açılır. Dadı... Arkasından Birinci Gardiyan... Dadı Reis Beyi görür
             görmez, bir kaplan gibi ona koĢar.)
             DADI — (Reis Beyin ellerine sarılmıĢ) Reis Bey, Reis Bey! Canımdan sevgili
             evlâdımın acısından sonra seni bu halde mi görecektim? Evlâdımın acısından
             baskın bu hâl!..
             (Dadı, Reis Beyin ellerine kapanmıĢ, hıçkıra hıçkıra ağlar. Hapishane Müdür
             hayretten donmuĢ... Birinci Gardiyan, heykel gibi.)
             REĠS BEY — Ağlama Dadı; beni bu hale onun acısı düĢürdü. Seninle ikimiz bir
             olduk. Kısmetse artık birbirimizden ayrılmayız... Halimize, karĢılıklı ağlarız.
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41