Page 39 - My FlipBook
P. 39

REĠS BEY — Asilce öldürmek adalettir, bu zalimliğin yanında.. Bir de kirleterek,
             ufalıyarak öldürmek var.. Bu sanat, bir onda, bir bende...
             (Kaatil kapıdan görünür. Birinci Adem Baba, boynunu bükmüĢ bekliyor.)
             YANKESĠCĠ — (Kaatile) Ağa, Reis Beye eroini anlattılar.
             KAATĠL — Yeni düĢenlere, efelerin, bıçak ucunda, bedava tarafından nasıl zorla
             verdiklerini de anlaktılar mı? (Reis Beye) Bir kere alıĢtılar mı, tamam artık!..
             Ticaretleri gırla...
             SAHTE HÂKĠM — (Reis Beye) ġimdi disiplin çok sıkı Cezaevinde... Zehir kolay
             bulunmuyor.. Anla vaktiyle buranın günde bin beĢ yüz, iki bin lira eroin ve
             esrar cirosu vardı. Günde bin lira efelerin cebinde.. Efeler arasındaki
             rekabetler, cinayetler de hep bu yüzden.. Ekmek kavgası...
             REĠS BEY — Ekmek kavgası!
             KARABORSACI — (Reis Beye) Nasıl sokulduğunu bilseniz, içeriye, ĢaĢarsınız.
             (Kaatile bakar) Ağa anlatsın...
             KAATĠL — (Cebinden bir kibrit kutusu çıkarıp Reis Beye uzatır.) Bu kibrit
             kutusunun içinde, yarım gram eroin var, ferazâ.. Bulv->!
             (Herkes dikkatle bakar. Yankesici gülümser. Kimse cevap vermez.)
             KAATĠL — (Elindeki kibrit kutusunu çenesi 118
             hizasına kadar kaldırarak açar, evirir çevirir.) YapıĢtırma yerlerindeki mavi
             kâğıtlar altında, kabarık noktalarda, göze çarpan yerlerde, filan, a-ramayın!
             (Kutunun kapağını çıkarıp iç kısmını uzatır.) ġu kutucuğun etrafındaki kuĢak var
             ya; iĢte o kuĢağın yapıĢtırılmak için üst üste gelen, daha da üstüne mavi bir
             zırh çekilen iki ucu arasında ve tâ dipte.. (Yankesiciyi gösterir) Bir de bizim
             Yankesicinin bir marifeti var, kendisi anlatsın..
             YANKESĠCĠ — Bir arama gününde bizimkiler, dıĢarıda, sivil komiserin cebine, tam
             da zindan kapısından girerken, yirmi otuz gram eroini boca ettiler. Her taraf
             arandı, tarandı. Herkes tertemiz.. Tam çıkarlarken, ben birĢey sormak
             bahanesiyle komiserin yanma sokuldum, tereyağından kıl çeker gibi, eroini
             çektim, aldım
             SAHTE HÂKĠM — (Yankesiciye) Nasıl da hiç koku almadılar?
             YANKESĠCĠ — (Sahte Hâkime) Ben senin ciğerlerini alırım, yine duymazsın!
             KARABORSACI — (Hayret ve dehĢet içinde dinleyen Reis Beye) Daha neler, neler!..
             Aynı renkten bir battaniye üzerinde, dıĢarda esrar sıvayıp silkmeler, sonra
             burada, içeride, tel fırçala-riyle onu süzmeler, ayıklamalar, neler neler!...
             MEMUR — Burası mekteptir, Reis Bey!
             SAHTE HÂKĠM — DıĢarıda bulamadığımız mektep, burada. Onun için ben, sahte
             diploma, sahte vesikayla hâkim tayin edildim ya...
             (Sükût.. Uzun durak...)
             KARABORSACI — Reis Beyefendi, birĢey söylemek istemezler mi?
             119
             REĠS BEY — Ġsterim! Diplomamdan utandığımı söylemek isterim.
             MEMUR — Peki Reis Bey; mazur değil mi buradakiler?...
             REĠS BEY — Hep mazur.. Mazur olmayan benim diplomam..
             SAHTE HÂKĠM — Bizim burada bir Âdem Baba mahkememiz de var.. Arada bir toplanır,
             dâvalara bakar. Müdüriyetten de seyretmeğe gelirler. Öyle manzaralar görülür ki,
             Âdem Baba mahkemesinde, eğer komik ġarlo ona Ģahit olsaydı, çevirdiği bütün
             fılimleri yakardı.
             MEMUR — (Heyecanla doğrulur) Âdem Baba mahkemesinde herĢey açık ve samimîdir.
             BaĢta karar verilir, sonunda gereği düĢünülür. Reis kürsüden inip, sanığı bir
             temiz pataklar, sonra kürsüye çıkar, sanıktan müdafaasını ister. Sanık ne
             söylerse, Reis, sadede gel, der; darağacı gelir, saded gelmez.
             SAHTE HÂKĠM — ġahit, namussuzluk, vicdansızlık üzerine and içer. Leylekler
             muhakeme edilirken, bilirkiĢi raporu timsahlara yazdırılır.
             MEMUR — (Daha heyecanlı) "Ġlah yoktur. Ġllâ Allah vardır" deseniz, Tanrıyı inkâr
             etti, derler. Bütün gece vicdan muhasebesine giriĢtikleri için uykusuz kalan
             hâkimler, ancak duruĢmada uyuyabilirler. Kanuna inanan hâkim, emekliye, hâkime
             inanan mahkûm da müebbede ayrılır. Âdem Baba mahkemesinde adalet, hakkında
             ayrıca âmme dâvası açılmıĢ, belli baĢlı bir sokağın "Cihan Yandı" lâkaplı meĢhur
             kadınıdır.
             KARABOSARCI — Ah Ģu hapishane!.. Bütün malta taĢlarını ben döĢettim de yine
             yaranamıyorum. Rahat nefes alamıyorum!...
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44