Page 38 - My FlipBook
P. 38
KAATĠL ~ (Sahte Hâkime) Etme be Sahte Hâkim, kıyma fıkaraya!
(Çaycı, kapıdaki Adem Babaları iterek gelir. Doğru Reis Beyin önüne gidip
tepsisindeki çaylardan birini masaya koyar. Sonra kaatile, yankesiciye, sahte
Hâkime, Memura ve en sonra karborsacıya birer çay verir, döner.) KAATĠL —
(Çaycıya) Âdem Babalara da ver!
(Çaycı, kapıdaki Âdem Babalara da üç çay verip, tepsisinde kalan son bardakla
çıkar.. Âdem Babalar, ağızlarını Ģenhvetle Ģapırta-datıyorlar.)
SAHTE HÂKĠM — (Elinde çay, Kaatile) ġimdi görürsün numaralarını!...
KAATĠL — Sende bu Âdem Baba düĢmanlığı nedir, anlamıyorum! Arpanı onlar veriyor.
SAHTE HÂKĠM — Bütün hapishanenin arpalığı onlar...
KAATĠL — Gördün mü? MEMUR — (Ranzadan sarkarak) Ben cevap vereyim: Milletler
gibi.. Toplamı efendi, ferdi köle.. Kuvveti çokluğundan geliyor.
SAHTE HAKĠM — (BaĢını kaldırıp Memura) Memur Bey! Sen bu aklınla nasıl oluyor da
hiçbir enayinin basamıyacağı tongaya düĢüyorsun? MEMUR — Akla güvendiğim için...
(Durak... Reis Beyden baĢka herkesin çayı
115
dudaklarında... Derin sükût. Birden, koridorda kırılan bir cam sesi ve bir
çığlık...)
ÇIĞLIK — Yandım Allah!
(Kaatil, çayını masaya bırakıp fırlar. Âdem Babalar, koridorda, sesin geldiği
tarafa bakıyor. Kimsede hareket yok.. Reis Bey kaskatı.. DıĢarda parlayıcı
hıçkırık ve inlemeler...)
SAHTE HÂKĠM — (Reis Beye) Hapishanede en âdi vaka... Birinin krizi tuttu; camı
kırıp par-çalariyle vücudunu doğruyor.
KARABORSACI — Reis Bey ne anlar, eroin kirizinden, vücut paralamaktan...
AnlatsanaL.
MEMUR — Ben anlatayım: Buna hapishane dilinde harman olmak derler. Eroinci
zehiri bulamayınca krize düĢer. Ölümden öteye acı duymaya baĢlar. Bıçakla,
jiletle, bulamazsa cam kırıklariy-le göğsünü Ģerha Ģerha doğrar. Böyle yapmadan,
kana bulanmadan rahat edemez.
(DıĢarıda ağlamalar, inlemelerle karıĢık homurtular. ĠtiĢme kakıĢma sesleri...
Kapıdaki Âdem Babalar kaçıĢır. Yalnız birinci Âdem Baba kalır ve yalvarıcı ahmak
bakıĢlarla etrafı tarar. Birden, uluya uluya koğuĢa dalan çıplak göğsü kesik
kesik, kan revan içinde ikinci Âdem Baba... Katil arkasından yetiĢip onu tutar
çıkarır. Birinci Âdem Baba, Yankesicinin yanına sokulur. Durak...)
YANKESĠCĠ — (Reis Beye) Baba! Buna bir damla eroin verdin mi, iyi oldu, gitti!
116
MEMUR — (Reis Beye) Eroin, evvelâ sağlığı bozmak için alınır, sonra da düzeltmek
için kullanılır ve bu hep böyle gider.
KARABORSACI — (Reis Beye) Öbür zehirler, eroin denilen sırtlanın yanında kuzu
yavruları.. (Birinci Âdem Babayı gösterir.) ĠĢte size eroin kurbanlarının
baĢı!... Sorguya çekin, görün!
SAHTE HÂKĠM — (Birinci Âdem Babaya) Söyle, yorgansız! BaĢkumandan olsan da krize
düĢsen, bir gram eroine vatanını satar mısın, satmaz mısın?
(Birinci Âdem Baba, kahkaha ve hıçkırık arası bir hırıltı ile sarsılır.) SAHTE
HÂKĠM — Böyledir bu, Reis Bey, ya, ağlar, ya güler; ikisinde de can çekiĢir.
MEMUR — Anlatabildim mi, Reis Beyefendi, baĢta eroin sarhoĢluğu, dalgası diye
birĢey yoktur. Onunla sağlığı harap edildikten sonra, yangını gazla
söndürürcesine, yine onunla, bir ân için rahata kavuĢulur. ĠĢte o zaman vücudu
saran rehaveti, kesikliği, sarhoĢluk dalgası sanırlar.
(Reis Bey ayağa kalkar, Birinci Âdem baba yine hırıltılarla çırpınır.) YANKESĠCĠ
— (Birinci Âdem Babayı dürterek) Sus! Reis bey konuĢuyor!
REĠS BEY — Desenize eroin, insandan en aziz nimeti aldıktan sonra, onu yalandan
iade etmenin saadeti!.. Her ân öldürüp, her ân diriltmek, sonra yine öldürmek
marifeti!... MEMUR — ĠĢte eroin budur! REĠS BEY — Desenize, ben de bunun
satıcısı-
pn!.
117
KARABORSACI — Yok efendim; biz buna inanmadık Ağa bize anlattı herĢeyi!...
REĠS BEY — Zalimlikte, eroinle tam dengiz birbirimize...
KARABORSACI — Yok efendim, yok!