Page 103 - Efsane
P. 103
JUNE
DAY UYKUYA DALDIĞIMI DÜŞÜNMÜŞ OLMALIYDI. ANCAK
GECENİN ortasında kalkıp yanımızdan ayrıldığını gördüm ve onu takip ettim.
Karantina bölgelerinden birine sızdı, kapısında üç çizgili X’lerden bulunan bir
eve girdi ve birkaç dakika sonra geri döndü.
Bilmem gereken tek şey buydu.
Yakındaki evlerden birinin çatısına tırmandım. Oraya çıkınca bir bacanın
gölgesine çöküp mikrofonu açtım. Kendime sinirimden sesimin titremesine
engel olamıyordum. Hoşlanmam gereken en son kişiye kendimi kaptırmıştım,
kalbimi sızlatmasını isteyeceğim en son kişiye.
Belki de Metias’ı Day öldürmedi, dedim kendime. Belki de başka biriydi.
Tanrım... şimdi de bu çocuğu korumak için bahaneler mi üretiyordum?
Metias’ın katili önünde kendimi aptal durumuna düşürmüştüm. Lake sokakları
beni mankafalı kızın tekine mi dönüştürmüştü? Ağabeyimin hatırasına hakaret
mi etmiştim?
“Thomas,” diye fısıldadım. “Onu buldum.” Thomas cevap verene kadar tam bir
dakika parazit sesini dinledim. Tekrar konuşmaya başladığında sesi garip bir
şekilde bağlantısız geliyordu. “Tekrar edebilir misin, Bayan Iparis?”
Sinirlendim. “Diyorum ki onu buldum. Day’i. Lake’teki karantina bölgelerinden
birindeki bir eve geldi, kapısında üç çizgili bir X bulunuyor. Figueroa ve
Watson’ın köşesinde.”
“Emin misin?” Thomas şimdi daha tetikteydi. “Kesinlikle emin misin?”
Cebimden kolyeyi çıkardım. “Evet. Hiç şüphem yok.”
Diğer taraftan koşuşturma sesleri geliyordu. Sesi heyecanlı çıkıyordu. “Figueroa
ve Watson ın köşesinde. Orası yarın sabah incelemeyi planladığımız özel veba
vakasının bulunduğu yer. Day olduğundan emin misin?” diye sordu.