Page 98 - Efsane
P. 98
İkimiz için de daha iyi olur.”
Bu fikri o kadar içtenlikle söyledi ki gülümsedim. Skiz dövüşlerinde neden
kendisinin dövüşmediğini sormamaya karar verdim. “Sağ ol ama tek başıma
çalışmayı tercih ederim.”
Bir an bile duraksamadı. “Sen bilirsin.” Bunu dedikten sonra da başını duvara
dayadı, iç çekip gözlerini kapadı. Onu izlemeye devam ettim, muhteşem
gözlerini tekrar açıp dünyaya göstermesini bekledim. Ama açmadı. Bir süre
sonra nefes alış verişinin düzene girdiğini ve başının düştüğünü görüp uykuya
daldığını anladım.
Thomas’la iletişime geçsem mi diye düşündüm. Ama şu anda onun sesini
duyacak havada değildim. Nedenini bile bilmiyordum. O halde yarın sabah ilk
işim onu aramak. Ben de başımı yaslayıp yukarıda asılı duran çamaşırlara
baktım. Gece mesaisi yapan kalabalığın ve arada bir JumboTron yayınlarının
uzaktan gelen sesleri hariç sakin bir geceydi, tıpkı evdeymişim gibi. Sessizlik
aklıma Metias’ı getirdi. Ağlarken Tess’i ya da çocuğu uyandırmamaya dikkat
ettim.