Page 99 - Efsane
P. 99
DAY
DÜN GECE NEREDEYSE ONU ÖPÜYORDUM. Sokaktan birine âşık olmanın
kimseye bir yararı olmazdı. Karantina altında kısılıp kalmış bir aileye sahip
olmanın ya da sokakta yaşayan bir öksüzün sana ihtiyacı olmasının yanında
sahip olabileceğin en büyük zayıflık olurdu.
Ne kadar yanlış bir davranış olursa olsun, yine de bir yanım hâlâ onu öpmek istiyordu. Bu kız bir kilometre
öteden herhangi bir detayı fark edebiliyordu. "Şu binanın üçüncü katındaki pencerenin kepenkleri zengin bir
bölgeden çalınmış olmalı. Sağlam kiraz kerestesi.” Bir bıçakla ve tek bir atışta başında kimsenin
bulunmadığı bir tezgâhtan bir sosisliyi şişleyebiliyordu. Bana sorduğu her soruda ve yaptığı her gözlemde
zekâsını görebiliyordum. Aynı zamanda onu tanıdığım diğer insanların çoğundan tamamen farklı kılan bir
masumiyeti vardı. Küçümser veya bezgin değildi. Sokaklar onu kıramamış, daha da güçlendirmişti.
Benim gibi.
Sabah boyu para kazanabileceğimiz başka fırsatlar aradık -parasını çalabileceğimiz saf polisler, çöp
kutularında bulduğumuz satılabilecek şeyler, kimsenin başında durmadığı iskele kasaları- ve işimiz bitince,
gece için yeni bir kamp noktası bulduk. Düşüncelerimi Eden’a, çok geç olmadan toplamam gereken paraya
odaklamaya çalışıyordum ama aklıma onun yerine Cumhuriyet'in savaş harekâtlarını mahvetmek için yeni
yollar geliyordu. Bir hava gemisine gizlice binebilir, değerli benzinini çalıp sonra da onu pazarda satabilir
ya da ihtiyacı olanlara dağıtabilirdim. Daha cepheye varamadan bir hava gemisinin tamamını yok
edebilirdim. Ya da Batalla'nın veya havaalanı üslerinin elektrik hatlarını hedef alarak elektriklerini kesip
onları kapatabilirdim. Bu düşünceler aklımı oyalıyordu.
Ancak arada sırada kızla birbirimize baktığımızda ya da onun bana baktığını hissettiğimde çaresizce yine
onu düşünmeye başlıyordum.